Etiket arşivi: Anayasal İhlal

DUYURU /// CHP MİLLETVEKİLİ ATİLLA KART : Anayasal İhlâlden Öte “Anayasal Darbe” Hali.. “Par alel Hükümet” Girişimi…

19 Ocak 2015

Kamuoyuna ;

Anayasal İhlâlden Öte “Anayasal Darbe” Hali….Paralel Hükümet” Girişimi…..

12 Aralık 2014 tarihinden bu yana dile getirildiği üzere;

Cumhurbaşkanı, Anayasanın 107. maddesi ve 2879 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Teşkilatı Kanununa dayanarak; Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde istihdam edilmek üzere personel görevlendirmesi yapabilir.

Sözü edilen yasa ve Anayasa maddesi uyarınca; Cumhurbaşkanının, istisnai memur kavramıyla bağlı olarak görevlendirme yapması mümkündür. Bu görevliler, Cumhurbaşkanlığı Makamının, Anayasada düzenlenen yetkileri kapsamında görev yapabilir. İcrai anlamda hiçbir yürütme yetkisinin içinde olamazlar. Anayasanın amir hükümleri ve Anayasal sistem, bu yöndeki muhtemel uygulamalara engeldir.

(II) Hal böyle olmasına ve Anayasal çerçeve böylesine açık olmasına rağmen;

Cumhurbaşkanı’nın; bir taraftan Hükümetin icraatlarını denetleme, bir taraftan da doğrudan Kendi icraatlarını uygulamak amacıyla “kadro ihdası” yoluna başvurduğu; “Gölge Kabine” kurduğu ve bu yönde görevlendirmeler yaptığı anlaşılmaktadır. Bu girişimin “Fiili Başkanlık” sistemi olarak adlandırılması bile, siyasi ve hukuki anlamda “iyimser ve gerçekçi olmayan ” bir değerlendirme niteliğinde olacaktır. Zira, Başkanlık sisteminin de, Kendi ölçüleri içinde “yetki-görev-sorumluluk” anlamında dengeleri vardır.

(III) Türkiye’de yapılmak istenilen bu da değildir.

Türkiye’de yapılan “kayıt dışı ve korsan yönetim” halidir. Dikta yapılanmasına yönelik olan bir girişim hali söz konusudur.

Öyle ki; Cumhurbaşkanı tarafından yapılan görevlendirmeler, Tarafımıza cevaben verilen 6 Ocak 2015 tarih-15 sayılı yazıyla “tevilli” olarak kabul edilmiş, ancak buna rağmen bu kararnamelerin Resmi Gazetede yayımlanmasından kaçınılmıştır. Cumhurbaşkanı, Kendince; bu yöndeki sübut bulgularını engellemektedir.

Oysa diğer bulgu ve ihlâller bir tarafa; ortada en açık ifadesiyle, Türk Ceza Kanununun 309 ve müteakip maddelerinde düzenlenen “Anayasayı ihlâl” hali söz konusudur. Cumhurbaşkanının; mevcut Anayasal sistem içinde, nasıl olsa “vatana ihanet” dışında yargılanmam söz konusu olamaz yaklaşımıyla; sistemin çelişki ve boşluklarını istismar etmeyi sürdüreceği anlaşılmaktadır.

Cumhurbaşkanı; Anayasal sistemi, kişisel ve siyasi çıkarları üzerinden kilitlemek istemektedir.

Cumhurbaşkanının bu yaklaşımlarının ve uygulamalarının, hukuk ve demokrasi kavramları içinde yeri olamaz. Burada vahim ve kritik olan bir diğer husus şudur; Türkiye Cumhuriyetinin 62. Hükümeti, tüm bu anayasal ihlâllerin birinci derecede sorumlusu konumunda olmakla; Cumhurbaşkanının gerçekleştirmekte olduğu Anayasal darbeye, asli anlamda ve maddi-manevi boyutlarıyla iştirak eden konumuna girmiştir.

(IV) Özetle ;

Bu gün Cumhurbaşkanı Başkanlığında yapılan toplantı, gündemi ve sonuçları itibariyle Anayasanın 104/b maddesi kapsamında kabul edilebilecek bir toplantı değildir. Burada doğrudan Anayasal sistemi ve Yürütme gücünü – yürütme yetkisini gaspa ve yetki tecavüzüne yönelik bir girişim söz konusudur.

Cumhurbaşkanı ; kişisel ve siyasi çıkarları uğruna anayasal sistemi kilitlemektedir. Bu durumun sürdürülmesi kabul edilemez. 15 Ağustos 2014 tarihinden bu yana gerçekleştirilmekte olan ve bugün de sürdürülmek istenilen Anayasal Darbe girişimleri; yaratılmak istenilen ihlâllere ve provokatif ortamlara rağmen; hukuk ve demokrasi yoluyla , toplumsal dirençle ve toplumsal barışımız korunarak aşılacaktır.

Halkımızın bilgi ve değerlendirmelerine saygıyla sunulur.

Atilla Kart

Konya Milletvekili

19 Ocak 2015 Kamuoyuna Glge Kabine hk.docx

DUYURU /// CHP MİLLETVEKİLİ ATİLLA KART : TBMM Başkanının Anayasal İhlali Hakkında..

Basın Duyurusu;

TBMM Başkanının Anayasal İhlali Hakkında….

TBMM Başkanının 15 Ağustos 2014 tarihinden itibaren gerçekleştirdiği anayasal ihlâllerle ilgili olan işlem aleyhine, Tarafımızdan 25 Eylül tarihinde Ankara İdare Mahkemesine dava açılmıştır.

Hukuk devletlerinde her kim olursa olsun, Herkes ; görev suiistimallerinin ve anayasal ihlallerin hesabını mutlaka ve bir gün verecektir.

Yargı organları her ne kadar siyasi iktidar tarafından kuşatılmış ise de ; hem bu ihlâlleri kayıt altına almak ve hem de bu yöndeki yeni girişimleri önlemek ve hukuk haysiyetinin tümüyle yok edilemeyeceği inancıyla ; bu yöndeki çalışmalarımızı bundan böyle de kararlılıkla sürdüreceğiz.

5 sayfadan ibaret dava dilekçesinin örneği ilişikte sunulmuştur.

Kamuoyunun bilgilerine saygıyla duyurulur.

İdare Mahkemesi Sayın Başkanlığına; Yürütmenin Durdurulması ve duruşma talebimiz vardır.

Ankara

Davacı;

Atilla Kart.

Konya Milletvekili – TBMM-Ankara.

Davalı ;

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı.

TBMMAnkara.

T.Konusu ;

(a) Anayasanın âmir ve açık hükümlerine, hukuka ve mevzuata fâhiş ölçülerde aykırı olan, kamu yetkisinin kötüye kullanılması suretiyle tesis olunan TBMM Başkanlığının 29.08.2014 tarih- 192969 sayılı işleminin iptaline;

(b) Hukuka açıkça aykırı olan, yok hükmünde olan iş bu işlemin uygulanmasına devam edilmesi halinde, kamu yönetimi adına doğmuş olan kaosun ve mağduriyetlerin telafisi mümkün olamayacak boyutlara ulaşması kaçınılmaz olduğundan ; evrak üzerinde ve savunma süresi beklenmeksizin yürütmenin durdurulmasına ; karar verilmesi talebinden ibarettir.

Tebliğ Tarihi ;

29.08.2014

Açıklama ;

(A) Olay ;

(I) 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucunda, R.T.Erdoğan, halk tarafından Cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir.

Geçici sonuçlar YSK tarafından 11 Ağustos tarihinde açıklanmıştır.

(II) Kesin Seçim sonuçları ise, YSK tarafından 15.08.2014 tarih-3719 sayılı yazıyla tespit edilmiş,

mezkûr yazının 3. bendinde ; R.T.Erdoğan’ın 12. Türkiye Cumhurbaşkanı seçildiğinin tespitine ve adına mazbata düzenlenmesine;

4. bendinde ; 6271 sayılı yasanın 20/1. maddesi gereğince , durumun; TBMM Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirilmesine ,

TRT aracılığıyla kamuoyuna duyurulmasına,

Karar örneği ve eki cetveller ile Cumhurbaşkanı seçilen R.T.Erdoğan’ın mal bildiriminin Resmi Gazetede yayımlanmasına karar verilmiştir.

(III) Yasal ve anayasal düzenlemeler böylesine açık ve âmir hükümler içermesine, hangi Kurum’un hangi görevleri yapacağı tereddüde yer vermeyecek şekilde ve re’sen hüküm altına alınmış olmasına rağmen ; en başta Cumhurbaşkanlığı Makamı , TBMM Başkanlığı , Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olmak üzere ilgili anayasal Kurumlar görev ve sorumluluklarının gereğini yapmadığından; iş bu davayla, TBMM Başkanlığının yukarıda sözü edilen işleminin iptali talebiyle dava açılması zorunluluğu doğmuştur.

(B) Anayasal ve yasal değerlendirme;

(I) Anayasanın 101/son maddesi, 102 ve 103. maddeleri ; 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 4/1, 4/5, 14/2, 20, 21, 24. maddeleri , iş bu dava konumuzla doğrudan ilgilidir. Bu maddeler birbirini tamamlamaktadır.

Bu maddelerle ; Cumhurbaşkanı seçilenin varsa partisiyle ilişiğinin kesileceği ve TBMM üyeliğinin sona ereceği ; seçilen adayın mal bildiriminin , seçim sonuçlarının kesinleşmesini müteakip Resmi Gazetede yayımlanacağı ; seçimin kesin sonuçlarının , YSK tarafından TBMM Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Makamına bildirileceği , kamuoyuna ilan edileceği ve Resmi Gazetede yayımlanacağı ; kanun hükümlerinin TBMM Başkanı ile Bakanlar Kurulu tarafından yürütüleceği hüküm altına alınmıştır.

(II) Yukarıda sözü edilen anayasa ve yasa maddelerinin içeriği son derece açıktır.

Mezkûr maddeler içeriklerine göre; kesin seçim sonuçlarının yetkili ve görevli merci olan YSK tarafından açıklandığı 15 Ağustos tarihi itibariyle ; 12. Cumhurbaşkanı seçilen R.T.Erdoğan’ın siyasi parti üyeliği ve TBMM üyeliği , anayasa ve yasa gereği düşmüştür. İlgili merciler bu durumu re’sen kayıtlarına intikal ettirmekle sorumludur. Bu hükümlerin pratik anlamı ; AKP Genel Başkanlığının ve Başbakanlık Makamının sözü edilen tarih itibariyle “boşalmış” olmasıdır.

Buna göre; 6271/24. madde gereğince, yasayı yürütme mevkiinde olan TBMM Başkanı , 15 Ağustos saat; 18.00 itibariyle, 12. Cumhurbaşkanı seçilen R.T.Erdoğan’ın Milletvekilliği kaydını TBMM kayıtlarından düşmeli ve aynı gün 6271/14-2. madde gereğince mal bildirimini yayımlanmak üzere , Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğüne göndermelidir.

TBMM Başkanının bu yükümlülüğü yoruma meydan vermeyecek ölçüde açık bir şekilde düzenlenmiştir. Esasen, 6271 sayılı yasa hükümleri dışında , Anayasanın 101/son maddesinde de bu konu açık ve âmir bir şekilde düzenlenmiştir.

15 Ağustos-saat; 18.00 itibariyle; Siyasi Partilerin sicilini ve üyelik ilişkilerini tutmakla sorumlu olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Vekaleten Başbakan görevlendirmesini yapmak durumunda olan Cumhurbaşkanı’nın, Siyasi Partiler Yasasının 15/son ve AKP Tüzüğünün 78. maddesi uyarınca , yeni Genel Başkanı seçmek üzere olağanüstü kongreyi düzenlemekle sorumlu olan AKP-MKYK organının sorumluluğu ; iş bu dava konumuzun dışındadır.

Bu süreçlere yönelik başvurular ayrı zeminlerde takip edilmelidir.

Yukarıda da ifade edildiği gibi iş bu davanın konusu, TBMM Başkanlığının konuyla ilgili görev ve sorumluluğuyla sınırlıdır.

(III) Seçilmiş Cumhurbaşkanını belirleyen Kurucu İrade, Halkın iradesidir. Halkın iradesi 10 Ağustos tarihinde saat; 17.00’de seçimlerin bitmesiyle birlikte tecelli etmiştir, inşa edilmiştir.

YSK , halkın inşa ettiği bu iradeyi, 15 Ağustosta tutanağa bağlamış, tevsik etmiştir.

23. Dönem MHP Milletvekili merhum M.Cihat Özönder ile ilgili YSK kararı ve ABD Başkanlık sistemindeki uygulamalar da , yukarıda sözü edilen söylemlerimizi doğrulamaktadır.

TBMM Başkanlığının tesis ettiği dava konusu mezkûr işlemde, tüm bu gereklilikler gözardı edilmiştir. Hiçbir somut gerekçe içermeyen, talebi geçiştirmek isteyen ve savsaklayan TBMM Başkanlığı , talebin özüne cevap vermek yerine ; 15-28 Ağustos tarihlerinde yaşanan fiili durumu bir cümle ile özetlemiştir.

Yasama organı konumunda olan TBMM Başkanlığının , anayasanın âmir hükümlerini ayaklar altına alması , başlı başına bir hukuk ayıbıdır. Anayasayı özenle ve kıskançlıkla koruması gereken TBMM Başkanlığı, seçilmiş Cumhurbaşkanının yaratmış olduğu rejim krizi ve anayasal darbeye karşı, TBMM’nin saygınlığını koruyamamış ve üstüne düşen görevi yapmamıştır.

(IV) Öte yandan; YSK’nun, süreçle dolaylı olarak bağlantılı olan ve ilişikte örneği sunulan 21.08.2014 tarih-2014/3827 sayılı kararında da , muhtelif muhalefet şerhlerinde; “….kesin sonuçlarla ilgili tutanak ve kararın Resmi Gazetede yayınlanmamış olması Cumhurbaşkanı seçim sonuçlarının kesin olduğunu etkilemez, bu husus kamu kurum ve kuruluşlarının bilgilenmesi ve durumun resmi kayıt altına alınması için yapılması gereken usuli bir işlemdir….” denilmek suretiyle; seçim sonuçlarının 15 Ağustos tarihi itibariyle uygulanması zorunluluğu dile getirilmiştir.

YSK, bir anlamda yukarıda sözü edilen ve re’sen uygulanması gereken, Anayasa’nın 101/son ve 6271 sayılı yasanın ilgili maddelerine atıfta bulunmuştur. YSK’nun sözü edilen tespitleri ve kararı da, dile getirdiğimiz gerekçeleri doğrular niteliktedir.

(C ) Özetle ;

Arz olunan ve re’sen görülecek sebeplerle; Davalı TBMM Başkanlığının tesis ettiği işlem, yasal ve anayasal dayanaktan yoksun olmanın ötesinde , yukarıda sözü edilen âmir hükümlere açıkça aykırıdır.

Ayrıca tesis olunan işlemde hiçbir somut ve tutarlı gerekçe de söz konusu değildir.

12. Cumhurbaşkanı seçilen R.T.Erdoğan’ın, 15 Ağustos – saat; 18.00 itibariyle TBMM Üyeliğinin ve AKP Üyeliğinin sona erdiği sabit ve tartışmasızdır. Bu yükümlülüklerden TBMM Üyeliğini kayıtlardan düşürmekle sorumlu olan TBMM Başkanlığının bu yönde işlem tesis etmemiş olması ; hukuka fâhiş ölçülerde aykırı olmuştur.

Bu sebeplerle, “red “ niteliğinde olan ve aslında “yok hükmünde olan” mezkur işlemin iptaline karar verilmesini talep etmek zorunluluğu doğmuştur.

Davacı

Atilla Kart

Konya Milletvekili

25 Eyll 2014 TBMM Bakannn 15 Austos tarihinden itibaren gerekletirdii anayasal ihlaller hk.docx

18 Eyll 2014 dare Mahkemesi Sayn Bakanlna Daval TBMM Bakanl hk 5 say fadan ibaret dileke…doc