Etiket arşivi: CEMAAT

AK PARTİ DOSYASI /// PROFESÖR NURŞEN MAZICI : ” AKP’ nin 687 yolsuzluk dosyasını cemaat kapattı “

" AKP’ nin 687 yolsuzluk dosyasını cemaat kapattı "

CNN Türk’ te yayınlanan Aykırı Sorular programına katılan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Nurşen Mazıcı Yolsuzluk Operasyonu sonrası başlayan Cemaat – AKP kavgasını değerlendirdi.

Cumhuriyet.com.tr

İŞTE NURŞEN MAZICI’ NIN KONUŞMASININ SATIR BAŞLARI

* AKP aleyhinde açılmış 687 tane yolsuzluk dosyası var. Ve bunların hepsini cemaat kapattı.

* Cemaat çok yedi. Zenginleştiler ve artık Nur Cemaati burjuvalaştı. Öbür cemaatler de bana da bana da diyor. AKP’ ye desteğin sürmesinin sebebi bu…

* Ben şuan bir partinin başında olsaydım 81 ilde bu yolsuzluk operasyonunu protesto mitingleri düzenlerdim. AKP’ yi istifaya zorlardım. Ama bunu hiçbir parti yapmıyor.

* Menderes Laik nitelikli bir isimdi. Ne namaz kılardı ne de oruç tutardı. Ama şu islâmcıları yanıma çekeyim; nasıl olsa yok ederim demişti. Ama olmadı işte onlar onu yoketti.

MGK DOSYASI /// Saygı Öztürk : ‘Kırmızı Kitap’tan PKK çıktı, Cemaat girdi

Sözcü yazarı Saygı Öztürk bugünkü köşe yazısında, MGK’daki "Kırmızı Kitap"ın "iç tehdit" bölümünden PKK çıkarılıp, Gülen Cemaati’nin eklendiğini iddia etti.

Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk, "Kırmızı Kitap" olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) yapılan değişiklikleri yazdı. PKK’nın "iç tehdit" bölümünden çıkarıldığını söyleyen Öztürk, "Hükümetin talimatıyla Genelkurmay, istihbarat da operasyon da yapamıyor. Bölgenin askersizleştirilmesi ve PKK’nın “yerel silahlı kuvvetler” olarak görevlendirilmesine adım adım gidiliyor. Siyaset belgesinin “iç tehdit” bölümünden PKK’nın adının çıkarılması, seçim güvenliğinin PKK’ya bırakılması da “çözüm süreci”nin işlediğini gösteriyor." ifadelerini kullandı.

İşte, Saygı Öztürk’ün yazısındaki ilgili bölüm:

ASKERLERİN BELGESİ KABUL EDİLMEDİ

MGSB’ne dayanarak Genelkurmay Başkanlığı da Türkiye Milli Askeri Stratejisi’ni (TÜMAS) Başbakanın “yayınlayabilirsiniz” onayını aldıktan sonra kuvvetlerine gönderiyor. Her TÜMAS çalışmasında askeri açıdan tehditler güncelleştiriliyor. 1998’de MGSB güncellendiğinde, birinci tehdit olarak “irtica”yer alıyordu. 2001 yılında siyaset belgesi yeniden güncellendi. Genelkurmay Başkanlığı da 2003 yılında, TÜMAS taslağını 2001 yılı MGSB’ne dayanarak hazırladı. Ama bu taslağa yeni göreve başlayan AKP hükümetinin çekinceleri oldu ve taslağa Başbakan tarafından “yayınlanabilir” onayı verilmedi. O yüzden askerler 2000 yılında güncelleştirdikleri TÜMAS’ı kullanmaya devam etti. Yani, irtica o belgeye göre birinci tehdit olarak kaldı.

“İRTİCA” YERİNE “LEGAL GÖRÜNÜMLÜ YAPI”

2005 yılında MGSB yeniden güncellendi. Askerlerin TÜMAS’ı da yeni belgeye göre hazırlandı ve 2006 yılında Başbakan’dan “yayınlanabilir” onayı aldı. Bu dönemde de MGSB ve TÜMAS’ta irtica yine birinci tehdit olarak yer aldı. 2010 yılında MGSB bir kez daha güncellendi. Ama burada irtica tehdit olmaktan kaldırıldı. 2011 yılında Genelkurmay’ın hazırladığı TÜMAS’ta da irtica tehdit olarak yer almıyordu. 29 Nisan 2015’te yeni MGSB Bakanlar Kurulu’na gönderildi. Burada “legal görünümlü illegal yapı” iç tehdit olarak yer aldı. Buradaki incelik şu: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hazırladığı TÜMAS’a “legal görünümlü illegal yapı” alınmadı. Alınmamasına ilişkin Genelkurmay Başkanlığı’nın önerisi, hükümet tarafından kabul edildi.“Legal görünümlü illegal yapı”da ise ağırlıklı olarak Fethullah Gülen grubu kastediliyor.

GENELKURMAY’DAN ALINDIKTAN SONRA

Genelkurmay Elektronik Sistemleri (GES), Genelkurmay Başkanlığı’nın her şeyiydi. Ankara’da bulunan sistemler, Genelkurmay’dan alınıp MİT’e devredildi. Genelkurmay bugün istihbarat toplamıyor, kendilerine MİT, Emniyet ve Jandarma’dan gelen bilgileri değerlendiriyor. İstihbaratlar Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanlığı’nda toplanıyor, analiz ediliyor. Yaptığı değerlendirmeyi de kendi tehdit değerlendirmesinde kullanıyor, komuta kademesine bilgi veriliyor. Hükümetin talimatıyla Genelkurmay, istihbarat da operasyon da yapamıyor. Bölgenin askersizleştirilmesi ve PKK’nın “yerel silahlı kuvvetler” olarak görevlendirilmesine adım adım gidiliyor. Siyaset belgesinin “iç tehdit” bölümünden PKK’nın adının çıkarılması, seçim güvenliğinin PKK’ya bırakılması da “çözüm süreci”nin işlediğini gösteriyor."

MİT DOSYASI : MİT raporuna göre Cemaat’in Doğan Grubu’ndaki tems ilcisi kim ??

MİT’in MGK’ya sunduğu Cemaat raporunda Eyüp Can da var

Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) Milli Güvenlik Kurulu’na (MGK) sunduğu Cemaat raporunda, gazeteci Eyüp Can’a da işaret edildiği ortaya çıktı.

Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın kaleme aldığı “Mahrem / Gizli Belgelerde Türkiye’nin Sırları” adlı kitap daha önce gündeme gelmeyen birçok gizli belgeyi okurlarıyla buluşturuyor.

Bunlardan biri de; MGK’ya sunulan 24 Haziran 2004 tarihli MİT raporu…

AKP iktidarının 2. yılı…

O günkü MGK toplantısı, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında yapılmıştı. Söz konusu MGK toplantısı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Başbakan Yardımcıları, Kuvvet Komutanları ve MGK Genel Sekreteri’nin katılımıyla beş buçuk saat sürdü.

Ve MİT’in yaptığı Gülen Cemaati sunumu MGK’ya damga vurmuştu.

Şenkal Atasagun’un müsteşarlığı döneminde hazırlanan MİT raporunda tartışma yaratacak noktalardan biri de, isim vermeden gazeteci Eyüp Can’a dair yapılan tespitti.

Eyüp Can’ın 10 yıl boyunca çalıştığı Zamangazetesinden, Doğan Grubu’nun o günlerde yayın hayatına başlattığı ReferansGazetesi’nin başına transfer olması, MİT raporunda şöyle yorumlanıyordu:

“31.05.2004 tarihinde, Doğan Medya Grubu bünyesinde yayın hayatına başlayan Referansgazetesinin başta genel yayın yönetmeni olmak üzere, kadrosunun bir kısmının Zamangazetesinden ayrılan şahıslardan oluştuğu öğrenilmiş olup, bu durum Cemaat’in önemli bir medya grubu ile geliştirilen ilişkileri bağlamında dikkat çekici bulunmuştur.”

EYÜP CAN KİMDİR

Eyüp Can 21 yaşındayken, 1994’de başladığı Zaman Gazetesi’nde 2004 yılına kadar çalıştı. “Fethullah Gülen Hocaefendi ile Ufuk Turu” adlı kitaba imza attı. 2004’de Doğan Grubu’na transfer edilerek Referans Gazetesi’nin yöneticiliğine getirildi. 2010 yılında Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna oturdu. Doğan Grubu bünyesindeki Radikal’in kağıda veda etmesinin ardından Hürriyet’in Dijital Yayınlar Direktörlüğü’ne getirilen Eyüp Can, daha sonra bu görevden de alındı. Eyüp Can’ın hala Doğan Grubu’nda danışman olarak çalıştığı biliniyor.

Odatv.com

TEKNİK TAKİP DOSYASI : Cemaat dinleme izlerini sildi

Avcı, yeni kitabında Cemaat’in, operasyonların başlayacağını anlayınca Emniyet’in KTS programını sildiğini belirtti. Avcı, F tipinin Perinçek düşmanlığına da dikkat çekti

ESKİ Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, yeni çıkan “Cemaat’in İflası-Hoca’nın Ayağının Kaydığı Yer” adlı kitabında, Cemaat operasyonlarının başlayacağının anlaşılması üzerine Emniyet’te Karar Takip Sistemi (KTS) denilen bilgisayar programının, “yeni versiyonunu yüklüyoruz” denilerek silindiğini belirtti.

Avcı bu programda Emniyet İstihbarat birimlerinin dinledikleri tüm telefonlarla ilgili her soruya cevap vermesinin mümkün olduğunu belirterek, “Cemaat’e yönelik tayin ve operasyonların başlayacağını anladıklarından, ‘programın yeni versiyonunu yüklüyoruz’ diyerek bilgisayarlardaki kayıtlı telefon dinleme kararlarıyla ilgili bilgilerin tamamının silindiğini” yazdı.

Avcı konuyla ilgili şu detayları aktardı: “Kararların hepsi bilgisayardan silindiği için kim, hangi numarayla, hangi isimle dinlenmiş diye sorgulama yapılamıyor. Ancak silinmiş olan bu bilgiler kâğıt ortamında duruyor. Alınan tüm kararlar İstihbarat şubelerinde, İstihbarat Daire Başkanlığı’nda, TİB’de, ayrıca dinleme kararı veren sekiz bölgedeki Özel Yetkili Mahkemeler ve 2012’den sonra Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. Maddesine göre kurulan Ağır Ceza Mahkemeleri’nin arşivinde bulunuyor.”

DİNLEME NE ZAMAN BAŞLADI?

Cemaatin yasa dışı dinlemeleriyle ilgili Avcı’nın kitabında önemli sorular hakkında şu çarpıcı bilgiler var:

Cemaat tüm illerde telefon dinlemelerine asıl olarak 2007 sonu ile 2008 başında, merkezde İstihbarat Başkanlığı ile İstanbul, Ankara ve İzmir illerinin Emniyet İstihbarat Şube Müdürlükleri ve ardından diğer illerin yönetiminin Cemaat mensuplarının eline geçmesiyle başladı. 17-25 Aralık operasyonlarına dek, yani 2013 sonu ile 2014 başına kadar devam etti. Cemaat amaçları için hukuka aykırı telefon dinlemelerini çok yoğun biçimde kullanmıştır. Sayısı hâlâ bilinmeyen, on binlerle ifade edilecek kadar telefon dinlenmiştir.

İstanbul ilinde hukuka aykırı sahte isimlerle yapılan dinlemeleri tespit etmek amacıyla görevlendirilen müfettişlerce yapılan incelemede, her yıl yalnız İstanbul İstihbarat Şubesi’nce 8 bin ila 9 bin civarında iletişime müdahale kararı alındığı tespit edilmiştir. İki yıllık bir dönem baz alındığında 60 bin civarında IMEI numarası üzerinden telefon dinlendiği, bunlardan rastgele seçilen 3 bin telefon incelemeye alındığında 300 civarında sahte isim ve uydurma suç isnatlarıyla telefon dinlemesi yapıldığı kesinleşmiştir.

Ancak aynı dönemde benim telefonum da dinlenmesine rağmen başkası adına kayıtlı olduğu için tespit edilememişti. Bu dikkate alındığında ülke genelinde hangi yoğunlukta sahte isim ve görev dışı amaçlarla dinleme yapıldığı tahmin edilebilir.

NASIL TESPİT EDİLECEK?

Bugün için ne kadar telefon dinlendi ve kimler dinlendi belli değil. Hâlâ bu işlemler yapılamadı… Daha önemlisi hukuka aykırı istihbari dinleme yöntemlerine göre bu kayıtlar (database) üzerinde, bilgisayarda sorgulama yaparak aynı şekilde sahte isimle yapılan ama kimsenin haberinin olamadığı diğer tüm dinlemeleri de öğrenebiliriz.

Bu yöntemle; Cemaat IMEI numarası ve sahte isimle dinlemiş ve bu yolu sık kullanmış ise o zaman biz bilgisayardan, IMEI dinlemelerinin o an kullandığı telefon numa-rasını bulup kontrol edebiliriz. Bu numara ve isim, telefon rehberinde bulunan kimlik ile alınan mahkeme kararında da aynı ise normal olabilir. Farklı isimse bu tür kayıtlar için bilgisayara “dinleme listesini çıkar” komutu verdiğimizde, bir iki saniyede tüm Türkiye’de sahte isim ve IMEI numarası kullanılarak yapılan dinlemeleri tespit edebiliriz.

Halbuki benim dediğim sistem kurulsa, bütün polis amirleri, savcılar, bütün müfettişler bir iki saniyede Türkiye’deki tüm hukuka aykırı dinlemeleri ortaya çıkartabilirler. Şüpheliler tespit edilerek ne kadar süreyle dinleme yapıldığı görülür. Genel dinlemeler ve amaçları hakkında bilgi sahibi olunur, savcılar soruşturma yapacağı olayı, mağdur ve şüphelileri anında tespit ederek, soruşturmaya başlar.

NEDEN DİNLEDİ?

Cemaat yargıyı her açıdan etkin kullandı. Sadece rakiplerini bertaraf etmek için değil, siyaseti tanzim etmek, siyasi partilerin yönetimlerini değiştirmek, toplumdaki etkinliği, ticari faaliyetleri, kamu kurumlarını ele geçirmek, hatta hükümeti yıkmak, kendi felsefesine uygun bir siyasi yapı oluşturmak için de bir araç olarak kullandı.

Yargıdaki mensupları aracılığıyla önce Emniyet’te kendisine engel olacak yöneticiler hakkında uydurma tahkikatlar, tutuklamalar yaparak hepsini saf dışı bıraktı, karşı çıkacaklara da gözdağı verdi. Sonra toplu tutuklama ve davalarla orduyu etkisiz hale getirdi.

FETULLAH CEMAATİ DOSYASI : Bütün cemaatler hakkında cuntacılara raporlar verdi

Paralel Yapı’nın lideri Fethullah Gülen’in Türkiye’deki dini cemaatleri cuntacılara rapor ettiği ortaya çıktı. 12 Mart Sıkıyönetim Komutanlığı’nın istihbarat raporlarına göre ‘CIA ve MOSSAD’ın desteklediği Gülen’ jurnallemeyi ‘askere şirin görünmek’ için yapmış.

Paralel Yapı’nın lideri Fethullah Gülen’in askere şirin görünmek için Türkiye’deki cemaatler hakkında bilgi verdiği ortaya çıktı. Yeni Şafak gazetesindeki habere göre 12 Mart 1971 muhtırasının ardından dönemin Sıkıyönetim Komutanlığı’nca hazırlanan bir istihbarat raporunda, Gülen’in, ‘askere şirin görünmek’ için diğer dini grupları nasıl fişlediği anlatılıyor. Rapora göre Gülen’in askere rapor ettiği grupların başında da ‘Süleymancılar’ geliyor.

‘Vaiz’in istihbaratına rağmen…’

Raporda Gülen’in verdiği ishibaratça takipleri sıkılaştırılar Süleymancılar ile ilgili şu ayrıntılar dikkat çekiyor. “Sıkıyönetim döneminde bu örgüt (Süleymancılar) sinsice pasif kalmayı tercih etmiş, Fetullah Gülen isimli vaiz tarafından yapılan tüm ihbarlardan da sonuç çıkmamıştır. Örgüt faaliyetlerini çok iyi kamufle etmesini bildiği için açık vermediği kanısı hasıl olmuştur. Fetullah Gülen’in kendi sinsi amaç ve idealleri doğrultusunda sıkıyönetimden yana gözükerek karşıt gruplarda yeralan tarikatlara karşı istihbarati bilgi vermesi ve sonuç alınamaması bu örgütün örgütlenme yapısının ihbarlarla kırılamayacağı, bilakis içlerine girip hücre yapısını çözüp cezalandırmakla mümkün olacaktır.”

CIA ve MOSSAD destek veriyor

Gazetenin haberine göre raporun sonraki bölümlerinde Fethullah Gülen’le ilgili skandal bilgiler yer alıyor. Gülen’in ABD ve İsrail desteğiyle palazlandığı ve o dönem devlet kurumlarının bile bu nedenle ‘cemaat’ üzerine gidemediği gibi anlatımlar dikkat çekiyor. Paralel Yapı’nın Sıkıyönetim döneminde Edremit ve Manisa’da faaliyetlerini sürdürmesi ve bölgedeki komutanlıklarca desteklendiği de belirtilen raporda bu desteğin nedeni olarak “Bunda ABD ile MOSSAD’ın ‘bizatihi desteklenmesi gerekli örgütler’ listesinde gösterilmesi sebep oldu” gösterilmesi dikkat çekti.

‘Solcuların asılması mübahtır’

Raporda Gülen cemaatinin devlet kurumlarının denetiminde daha sonraki dönemlerde devletin her kademesinde gücünü artırdığına işaret ediliyor. Paralel Yapı’nın ordu içine de sızarak buradak de etkili olduğunun belirtildiği raporda “1971 askeri müdahalesinden sonra ‘solun her bir bireyinin asılması, yakalanması caizdir, müstehaktır’ türü açıklamalar yaparak soldan da yakalanacakların listesini ordu içerisindeki sempatizanlarına teslim etti. F. Gülen cemaati güvenilmeyecek bir yapılanmadır. İktidar kimse onların yanında hareket edebilecek basiretsiz, ilkesiz her türlü istihbarat örgütlerinin maddi destek sağlaması halinde hepsiyle ortak hareket edebilecek yapıdadırlar” değerlendirmeleri yapıldı.

BÖCEKÇİLER TUTUKLANDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisine dinleme cihazı konulmasıyla bağlantılı soruşturma kapsamında, eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz ve 2 kişi, sevk edildikleri nöbetçi hakimlikte tutuklandarak cezaevine konuldu. Erdoğan’ın ofisine “böcek” olarak adlandırılan dinleme cihazı konulmasına ilişkin Palaz’ın da arasında bulunduğu 13 kişi hakkında Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı. İddianamede, sanıkların “örgütlü siyasal amaçlı casusluk suçunu ve özel hayatın gizliliğini ihlal ve dinleme eylemlerini hangi örgüt, cemaat ya da ülke adına yaptıklarının tespitine” ilişkin soruşturmanın ayrıldığı ifade ediliyordu.

FETULLAH CEMAATİ DOSYASI /// TÜRKER ERTÜRK : “CEMAATİN MESAJ TİPLERİ”

Krd2Nz

http://www.ilk-kursun.com/haber/220504/turker-erturk-cemaatin-mesaj-tipleri/

Geçtiğimiz Çarşamba “Hepinizin Kapısına Dayanacaklar” başlıklı yazımda Tekirdağ’da “Sessiz Çığlık” eyleminde yaptığım konuşma nedeniyle yargılandığımı anlatmıştım. Bize karşı yapılan suçlamanın hiçbir hukuki dayanağı yok. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gerekse Yargıtay ve mahkeme kararları çok net.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokrasi ile işi olmadığı, otoriter yönetim arzusunda olduğu, hukuku kendisine ayak bağı olarak gördüğü, istikrarlı bir biçimde Anayasa ve yasa ihlalleri yaptığı ve siyasi hoşgörüden nasibini alamadığı doğru. Ama bize hakaretten dava açan o değil.

Taksim Gezi Olaylarının 1.Yıldünümünde Tekirdağ’da yaptığımız konuşmayı Tekirdağ Polisimiz kayda almış, deşifre ederek kağıda dökmüş ve konuşmamızın bazı bölümlerini boyayarak ve işaretleyerek iddianame hazırlaması için savcının önüne koymuş. Yani bize karşı açılan dava bu şekilde tetiklenmiş.

Suç duyurusu

Günahlarını almayayım ama bu Cemaatin yöntemine benziyor. Ergenekon ve Balyoz gibi gayri hukuki davalar da bu şekilde polis zoruyla yönlendirilerek başlatılmış, uygun savcı ve hakimlerle geliştirilmişti. Geçen hafta çıktığımız Anadolu Adliyesi 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nde konuşma tapelerini savcıyı yönlendirmek maksadıyla işaretleyen polisler hakkında suç duyurusunda bulunduk.

Evet, Cemaatin bizle sorunu var. Çünkü görevdeyken bulunduğumuz her yerde F Tipi Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızmasını engellemeye çalıştık ve hoşgörü göstermedik. İstifa edip ayrıldıktan sonra da mücadeleye devam ettik. Hatta herkesin Pensilvaya’ya gidip el ayak öptüğü ve şefaat dilediği bir ortamda biz de gittik ama yalvarıp yakarmaya değil, hesap sormaya ve eylem koymaya. Bu yüzden F Tipi Örgütün artan oranda hedefi olduk.

Bu suç örgütü bizi yok edebilmek ve savcılara hedef gösterebilmek için Reyhanlı saldırısının planlayıcısı olduğunu iddia ettiği şahıs ile bizim aramızda ilgi kuran yalan ve iftirasını önce www.gasteci.tv internet sitesinde ortaya attı. Cemaatin operasyonel yalanlarını önce bu tip sitelerde ortaya atıp daha sonra gazetelerine ve televizyonlarına alması standart bir yöntemdir. Amaç büyük gazetelerini ve televizyonlarını hukuken sorumluluktan kurtarmak, operasyonların ve talimatların kaynağını gizlemek ve husumetleri Tayyip Erdoğan’ın üzerine yöneltmektir. Sorarlarsa “bizde bu haberi o siteden aldık” diyecekler.

Ters manyel

F Tipi Örgüt talimatlarını, fetvalarını ve operasyon emirlerini iki türlü vermektedir. Birincisi şifreli olup ters manyel yöntemidir. Bu mesaj tipinde devletin içinde yuvalanan örgüt elemanlarından talimatın tam tersi yapması istenir. Bu tür talimatlar biraz fetva şeklinde ve din motiflidir. Mesela Taksim Gezi Olaylarında polise şiddet uygulaması için talimat “kitlelere şefkat uygulayın” şekilde verilmiştir.

İkinci tip açık mesaj yöntemidir. Talimatlar, kişisel ve örgütsel operasyonlar için işaretler açık olarak verilir. Bu mesajlar Cemaatin sahibi olmadığı izlenimi verecek internet sitelerinden başlatılır. Daha sonra Cemaatin yayın organlarına taşınır. Dava açsan veya suçlasan haksız duruma düşersin. Masumdurlar, onlarda haberi başka yerden almışlardır!

İşte www.gasteci.tv F Tipi Örgütün açık tip mesajlarını yayımladığı ama örgütle bağlantısı yokmuş gibi davranılan bir sitesiydi. Bizi savcılara hedef gösterme operasyonu burada başlatıldı ve sonra diğer taraflara taşındı. Ne zaman Erdoğan-Gülen çatışması başladı ve arkasından Cemaatin uzantılarına karşı operasyonlar geldi, bu site önce bizle ilgili olan yalan haberi kaldırdı, ilerleyen zaman içinde site ortadan yok oldu. Çünkü Cemaate ait olduğu iyice deşifre olmuş arşivi suç unsurları ile dolmuştu. Haftaya kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Dün akşam Bremen’de “Çanakkale Zaferinin 100.Yılı ve Tarihteki Önemi”ni anlattım bu akşam Delmenhorst’ta “Türkiye nereye Gidiyor? Çıkış Yolu Nedir?” konularını anlatacağım.

Saygılar sunarım.

Türker Ertürk

VİDEO : AKP ve ERDOĞAN’IN GEZİ – CHP – MHP – BDP – GENELKURMAY – CEMAAT ve TÜM KASET İFTİRALARI

VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=uIxfsREAZGw&feature=em-subs_digest

FETULLAHÇI POLİSLER DOSYASI : İstihbaratçı Cemaatteki terfi hilesini anlattı

Cemaatte imamlar nasıl seçiliyor terfiler nasıl oluyor? Sabri Uzun A Haber canlı yayınında bu işin ‘kumpasla’ olduğunu iddia etti.

‘İn’ adlı kitabı olay olan Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Sabri Uzun Cemaatteki terfiler konusunda şaşırtan iddialar ortaya attı. İddiasına göre terfiye giden yol rakibini kumpas kurarak alt etmekten geçiyor. Bu yöntemle emniyette yükselen cemaat üyelerinin başimam olduklarını öne sürdü.

A Haber’de Sevilay Yükselir’in programında konuşan Sabri Uzun şu ithamlarda bulundu;

YÜKSELME METODA KUMPASLA

‘Cemaat örgütünün Ankara’da 3000, İstanbul’da 15 bin Işık evi vardı. Buradaki yapıyı hiç kimse anlamıyor. Her kim bulunduğu kurum içinde bir kumpas kurarsa, orada görevlilerden cemaatçi olmayanları attırıp cemaatçi olanları getirirse terfi ediyor. İmamsa başimam oluyor. Yükselmenin metodu kumpasla oluyor. Askeriye’de de böyle.

4 KİŞİNİN BAŞINA GELENLER

-İstihbarat Dairesi’nden 4 arkadaşımız 2000’de kurumdan çıkarıldı. 2009’da bir bakana devamlı değişik kişiler vasıtasıyla bilgi notu gönderildi. Sonunda bakan bu 4 kişiyi görevden aldırıyor. Şimdi bunlardan 2’si Emniyet Müdürü, 2’si de Daire Başkanı görevine getirildi.

SÜRÜM SÜRÜM SÜRÜNDÜRDÜLER

-Van Emniyet Müdürü ve Mersin Emniyet Müdürü’ne, Tanık Koruma Daire Başkanı ve Terörle Mücadele Daire Başkanı’na bu numarayı, entrikayı yaptılar. Bu kişileri mağdur edip sürüm sürüm süründürdüler.’

MOSSAD DOSYASI : Ve Cemaat-MOSSAD bağlantısı kuruldu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Cemaat’in tabanına seslenerek, “Bu yapının kimlerle işbirliği yaptığını, kimlerle aynı karede fotoğraf verdiğini lütfen görsünler ve sorgulasınlar. Hâlâ bu yapının MOSSAD’la işbirliği yaptığını göremiyorlarsa yazıklar olsun” dedi.

Bu konuşmanın ardından bugün Yeni Şafak gazetesi, Cemaat-MOSSAD bağlantısıyla ilgili bir haber yayınladı.

Gazetenin birinci sayfasında "Dinleyip İsrail’e servis ettiler" başlığıyla verilen haberde, Mavi Marmara Gemisi’ne düzenlenen baskında hayatını kaybeden Furkan Doğan’ın babası Ahmet Doğan’ın iddialarına yer verildi.

Selam Tevhid Terör Örgütü kapsamında usulsüz dinlendiği gerekçesiyle şikayetçi olan Doğan, "Bu dinlemelerin İsrail’e servis edildiğini düşünüyorum" dedi.

Habere göre, Doğan’ın, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım ile yaptığı 4 dakikalık telefon görüşmesinin, Selam Tevhid Terör Örgütü kapsamında dinlendiği ve soruşturma dosyasına girdiği öğrenildi.

Gezi eylemlerinin sürdüğü günlerde, 28 Haziran 2013 tarihinde gerçekleştiği belirtilen telefon görüşmesinde Doğan ile Yıldırım’ın, Gezi eylemlerini, gündemdeki gelişmeleri, değerlendirdikleri ve ölen Furkan Doğan’ın aynı zamanda ABD vatandaşı olması sebebiyle dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’e yazılan mektuba gelen cevabı görüştükleri öğrenildi. Ahmet Doğan’ın çok sayıda telefon görüşmesinin dinlendiği, ancak sadece bir görüşmesinin soruşturmayla ilişkilendirildiği öğrenildi.

Habere göre İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gelerek kendisine ait telefon dinlemeleri hakkında bilgi alan Doğan, “Mavi Marmara şehit ailelerinin dinlenmesi ve bunun hangi amaca hizmet ettiği de malumdur. Şehit aileleri dinleniyorsa bu dinlemelerin muhtemelen İsrail’e servis edildiğini düşünüyorum. Yani bu dinlemelerin amacının bu olduğunu düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

Odatv.com

FETULLAHÇI İSTİHBARATÇILAR DOSYASI : TİB’DE OPERASYON /// Cemaat sildi !

Paralel TİB‘çi Bülent Kocagürbüz, yasadışı dinlemeleri silerken paniğe kapılıp, sistem dosyalarını sildi. Yakayı ele verince cemaat üzerini çizdi!

Paralel yapının Telekomünikasyon İletiş Başkanlığı (TİB) üzerinden devletin zirvesini yasa dışı dinlemesine ilişkin yeni bilgiler gün yüzüne çıkıyor. 17 Aralık sonrası TİB içindeki köstebekleri bulmak için çalışma başlatılınca, içerideki paralel yapı mensupları da paniğe kapıldı. Yasa dışı dinlemelerin depolandığı harddiskler kurum dışına kaçırılamadığı için bir odada imha edilmeye çalışıldı. Son TİB operasyonunda tutuklananlardan Bülent Kocagürbüz’ün yasadışı dinleme kayıtlarını yok etmek için silmeye çalışırken, panikle sistem dosyalarını da sildiği ve TİB sistemini çökerttiği öğrenildi. Paralel Yapı’nın da geride birçok iz bırakan ve yakayı ele veren Kocagürbüz’ü gözden çıkardığı öğrenildi.