Balyoz tertibi böyle başladı
Anadolu Adalet Sarayı, 31 Mart günü tarihi bir an yaşadı. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ‘Hak ihlali’ kararının ardından yeniden yargılanan 53’ü general, 33’ü amiral 236 sanık, suçları sabit olmadığından beraat etti. Karar, sanıkların “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganı eşliğinde alkışlandı.
Aralarında eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. Ordu Komutanları emekli Orgeneraller Çetin Doğan ve Ergin Saygun ile emekli Orgeneral Bilgin Balanlı, MHP İstanbul Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan ve emekli Kurmay Albay Dursun Çiçek’in de bulunduğu 236 sanıkla ilgili 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı, bir karanlık dönemin sonunu getirdi.
Balyoz davası, Türkiye’nin hukuk, siyasi ve askeri tarihinin en utanç verici davasıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı en büyük tertiptir. Balyoz, ABD emperyalizminin yerli işbirlikçileri ile birlikte milli ordumuza kurdukları bir pusudur. Türkiye’yi milli çıkarlarını savunamayacak hale getirmek, TSK’yı vatanı koruyan bir güç olmaktan çıkarmak amaçlanmıştır.
“Fatih Camisi bombalanacaktı”, “Kendi jetimizi düşürecektik”, “200.000 kişiye tutuklama” gibi en utanmaz manşetleri attılar. Yargıtay 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı onamasından sonra ise “Altın kılıçlar iade” (Taraf), “Balyoz kararı emsal olacak” (Vatan), “Hapisten ağır” (Akit), “Ders olsun (Zaman) diye sevinç çığlıkları kopardılar.
ŞEMANIN BAŞINDA ENGİN ALAN VARDI
Sahte bir darbe kurgusu yaratmak gerekiyordu. “Askeri vesayeti kaldırıyoruz” söylemi altında yargı ve emniyet dahil, devletin bütün olanakları kullanılmalıydı. Tertibin hazırlıkları 2007 yılında başlatılmıştı, fakat fikri alt yapısı daha önceye dayanıyordu. MİT, Tuncay Güney’in yalanlarına dayanarak hazırladığı “Ergenekon şeması”nı 2003 yılında Genelkurmay’a da göndermişti. Eski İstihbarat Daire Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, “O şemayı ben de gördüm” diyor. Pekin, şimdiye kadar bilinmeyen bir gerçeği açıklıyor: “Şemanın başında Engin Alan vardı. Hatta ondan daha üst rütbeliler daha alt sıradaydı. Şemada Hüseyin Gülerce bile vardı.” Anlaşılan tertipçiler Engin Alan’ı, Çetin Doğan’ı Ergenekon’a katamamışlar, bir başka kumpasa, Balyoz’a saklamışlardı.
‘HEPİMİZ BİRAZ UÇTUK’
Balyoz’un en utanmaz savunucularından ve o dönemde Taraf yazarı Alper Görmüş’ün yazısı bir itiraf gibiydi. Görmüş, Onursal Başkanlığını Fethullah Gülen’in yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 2004 yılında düzenlediği bir toplantıya katılmış, Cemaat’in önde gelenleri, 10-15 kişilik gruba “Askeri vesayet nasıl kırılır?” sorusunu yöneltmiş ve görüşlerini sormuşlar. Görmüş, toplantının havasını şöyle anlatıyor:
“Toplantının ‘radikal demokrasi’ atmosferi hepimizi etkiledi, hepimiz biraz uçtuk… Aramızdan biri, belki de askeri vesayeti ortadan kaldırmanın yegane yolunun, başarısız kalmış bir askeri darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğunu temenni, öneri birbiriyle çarpıştı.”
Kısacası Cemaat ve konukları bir “savaş senaryosu”nu tartışmışlar. Bu savaşın, Cemaat ile Türk ordusu arasında geçeceği anlaşılıyor. En parlak fikir olarak, “Bize bir başarısız darbe girişimi gerekiyor” fikri öne çıkmıştı!
7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu’nun plan seminerinin nasıl “başarısız darbe” senaryosuna dönüştürüldüğü, TSK’nın nasıl sanık sandalyesine oturtulduğu, generallerin nasıl “derdest” edildiği şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Böylece 1. Ordu’nun semineri “suç”, “Türk ordusunun hesabını nasıl görürüz” kumpası ise “beyin fırtınası” oldu!
GÜVENCELİ TERTİP
TSK’dan intikam almanın yolu bulunmuştu. Komplonun fikri düzeyde hayata geçirilmesi böyle başlamıştı. Şimdi sırada, davanın temelini teşkil eden ve bugün tamamının sahte olduğu yargı kararıyla doğrulanan dijital verilerin imal edilmesi vardı. Ceza yargılamasının en önemli unsuru “delil”dir. Delil yoksa yargılama olmaz. Savcı dava açamaz, iddianame düzenleyemez, mahkeme yargılama yapamaz. Balyoz davasında savcıların ve mahkeme heyetinin en önemsediği “delil”, sahte dijital verilerdi. İki bine yakın sözde delil üretildi. Dava sürecinde savunmanın sunduğu 30’a yakın ulusal ve uluslararası teknik bilirkişi raporu, bu sözde delillerdeki zaman, mekân, kavram tutarsızlıklarını kanıtlıyordu.
Bu verilerin tesadüfen oluşturulma ihtimali yoktu. Bir suç çetesi, TCK’da karşılığında ceza olan eylemlere korkusuzca kalkıştıklarına göre cezalandırılamayacaklarına dair güvencelere sahip olmalıydılar.
MAHKEME DEĞİL SUÇ ÖRGÜTÜ
Balyoz davasının, soruşturmada tutuklama kararları veren mahkeme üyelerinden oluşmuş bir mahkemeye (özel yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi) verilmesi kuşkusuz bir rastlantı değildi. Yargılamayı yapacak 10. ACM Mahkeme Başkanı Zafer Başkurt, duruşmalar başlamadan iki gün önce görevden alındı.
MAHKEME VİCDANSIZDI
Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hakikati araştırmak gibi bir derdi yoktu. 21 Eylül 2012 tarihinde 325 sanık hakkında ağır hapis cezaları içeren hükmü oy birliği ile verirken vicdanlarında en ufak bir rahatsızlık duymadılar. Onlar, Cumhuriyet’in değil bir suç örgütünün “özel yetkili” hakim ve savcılarıydılar.
ZULME KARŞI DİRENME HAKKI
Davada delillerin değerlendirilmesi safhası atlandı, savunma tanıklarının hiçbiri dinlenmedi, savunmanın talep ettiği bağımsız bilirkişi raporu isteği reddedildi. Hüküm anında mahkemede sanıkların avukatları bile yoktu. Bunca hukuksuzluğu duruşmalara girmemekten başka protesto seçeneği kalmayan avukatlar, bir suç örgütünün zulmüne karşı direnme haklarını bu şekilde kullanmayı seçmişlerdi.
Balyoz tertibine destek olan yazarlar
Taraf gazetesinin yayınlarıyla başlayan Balyoz tertibinde Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararının ardından yeniden görülen Balyoz Davası karara bağlandı. Davada yargılanan tüm sanıklar beraat etti. Tertip süresince Balyoz’da yargılananlar hakkında en ağır yazıları yazıp türlü suçlamalarda bulunan yandaş basın ve Cemaat basını, beraat kararlarını küçük gördü. Köşe yazarları ise şimdilik sessiz. Peki daha önce neler demişlerdi, gelin hatırlayalım:
TARİHİ BİR ADIM
Ahmet Altan – Taraf – 22 Eylül 2012
Darbecilerin aldıkları cezalar, bundan sonra darbeyi düşünecek olanları caydıracak bir örnek oluşturacaktır… Balyoz’da verilen cezalar “darbe” hayali kuran birileri varsa onları epeyce ürkütecektir ama sadece buna güvenemeyiz. Devleti “kimsenin ele geçiremeyeceği” sağlam bir yapı hâline getirmeliyiz… Balyoz davası, tarihimizde önemli adım.
CEZASIZ KALMIYOR
Mehmet Baransu – Taraf – 22 Eylül 2012
Ve bir darbe planı ilk kez hukuki bir karara bağlandı. Bu bir hukuk devrimiydi. İnsanların hapse girmesinden mutlu değilim. Ancak hayatın ve hukukun bir kuralı var. Herkes yaptığının sorumluluğunu üstlenmeli. Hukuk da bunun için var. Ve suç cezasız kalmamalı, kalmıyor da… Bu karar Türkiye’de devrim niteliğinde olacak. Artık darbe planlamanın rahat yapılacağını düşünmüyorum.
ŞAŞIRMADIM
Fatih Altaylı- Habertürk – 22 Eylül 2012
Mahkemenin kararları beni hiç ama hiç şaşırtmadı. Mahkeme sürecini yakından izleyince, yargıçların nasıl bir karar alacağını tahmin etmek pek de güç değildi. Benim şahsi kanaatimi soracak olursanız söyleyeyim. Bu bazı üst düzey komutanların darbe planladıklarından hiç ama hiç kuşku duymuyorum.
MEMNUNUM
Nazlı Ilıcak – Sabah – 22 Eylül 2012
Benim için önemli olan -askeri vesayetin sona ermesi adına-, darbe teşebbüsünün yargılanmasıydı. Balyoz’un yargılanması, yanlışın vurgulanması ve doğru istikametin gösterilmesi açısından lüzumluydu.
EMSAL OLACAK
Cengiz Çandar – Hürriyet – 23 Eylül 2012
Bundan böyle, ‘vatanı kurtarmak’ gerekçesi ve bahanesiyle ‘askeri darbe’ hesapları güden silahlı kuvvetler mensuplarının önünde Balyoz Davası, bir ‘caydırıcı emsal’ olarak yerli yerinde kalacak.
Dolayısıyla Balyoz Davası, ‘askeri vesayet rejimi’ne nokta koymak, ‘darbe zihniyeti’ni ve ‘darbeciliği’ ağır biçimde cezalandırmak bakımından tarihi bir anlam taşımaktadır.
VESAYET ÇÖZÜLÜYOR
Hasan Cemal – Milliyet – 23 Eylül 2012
Artık bu ülkede darbe zor! Askerle politika demokrasilerde olması gereken olağan rayına oturmaya başladı. Askeri vesayet çözülme yolunda…
DARBECİLİKLE HESAPLAŞMA
Oral Çalışlar – Radikal – 22 Eylül 2012
TSK’nın bir dönem, iki dönem öncesi komutanları da dahil, onlarca general tutuklu. Bu davalar, bu ruh hali, darbeciliğin siyaset karşısındaki yenilgisinin işaretidir. “Yargılananlar suçlu mudur, değil midir” konusu ise ayrı bir tartışma başlığı.
DARBELERE SON
Mahmut Övür – Sabah – 22 Eylül 2012
Mahkemenin karar vermesi biraz uzadı ama sonuç sivilleşme ve demokratikleşme açısından tarihi bir dönüm noktası… Yargı, geçmişte ifadesi dahi alınamayan dokunulmaz generallerin, sivilleri küçümseyen tavırlarına, baskısına rağmen pes etmedi tarihi görevini yerine getirdi.
ASKERE DOKUNULDU
Amberin Zaman – Habertürk – 22 Eylül 2012
AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte yıllarca siyasete kâh alenen kâh perde arkasından egemen olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne gerçek anlamda dokunuldu. Ergenekon ve bir alt dosyası olarak tarif edebileceğimiz Balyoz Davası Türkiye’de sivilleşmenin en önemli sembolleri haline geldi.
TSK’NIN İMAJI
Mehmet Ali Birand – Milliyet – 22 Eylül 2012
Bugün, toplumun çeşitli kesimlerinde TSK’ nın yetenekleri hakkındaki kuşkular giderek artıyor.
Şimdi 404 asker yargılanıyor. Bunların yarısı “Komplo” veya “Kötü niyetle” açılmış davalardan kaynaklansa dahi, diğer yarısı dahi soru işaretleri oluşturmaya yetiyor. Üst rütbeli komutanın karıştığı casusluk iddiaları insanları hayretler içinde bırakıyor.
BABIALİ BALYOZCULARI!…
Hikmet Genç – Star – 22 Eylül 2012
Bu ülke ilk defa darbecilerle yüzleşti.. Sivil mahkeme darbeci askerleri yargıladı ve karara bağladı… Milletin tepesine ‘Balyoz’ indirmeyi planlıyorlardı.. O kaldırdıkları ‘Balyoz’un altında kendileri kaldı!..
YENİ BİR ÜLKE
Mehmet Kamış – Zaman – 22 Eylül 2012
Umut ediyorum ki Balyoz kararları yeni bir ülkeye uyanmamızı sağlar. Suça karışanların ağa babalarını değil de suçu konuşmaya başlarsak kimse hesaba çekilmeyeceğini düşünüp darbeye teşebbüs edemez, devlet içinde çeteleşme yoluna gidemez…
İBRET VESİKASI
Hilal Kaplan – Yeni Şafak – 23 Eylül 2012
Mezkur karar,bir ibret vesikasıdır. Çünkü “böyle gelmiş, böyle gider” inancıyla haraket eden darbeci kadrolar, ‘sıradan insanlar gibi’ ilk defa hukuka tabi kılınıp cezalandırılmıştır. Bir darbe girişimi, tarihimizde ilk defa hukuk mekanızması içerisinde yargılandı ve cezalandırıldı. Darısı darbe yapma amacında ‘muvaffak’ olanlara…
VESAYET GERİLEDİ
Cem Küçük – Yeni Şafak – 23 Eylül 2012
Balyoz davasının açıklanan sonuçlarıyla askeri vesayet bir miktar geriletildi gibi görünüyor. Halen yürümekte olan Ergenekon, 28 Şubat ve 12 Eylül davalarının sonuçları da Türkiye’nin siyasi yapısını iyice değiştirecek görünüyor.
DARBECİ NESLİN TASVİYESİ
Ali Bayramoğlu – Yeni Şafak – 10 Ekim 2013
…Pek çok elebaşı hakkında verilen kararın yerinde olduğuna hiç şüphe yoktur. Bu dava, Türkiye”de bir döneme son noktayı koymuştur. Darbeci bir neslin tasfiyesini tamamlamıştır.
ARTIK BALYOZ YOK
Mümtüzer Türköne – Zaman – 10 Ekim 2013
Unutmayalım: Balyoz davasının en önemli sonucu, koca generallerin rütbelerinin sökülmesi, yani askerlik mesleğinden tard edilmesi olacak.
BALYOZ İNDİ
Mustafa Ünal – Zaman – 11 Ekim 2013
Darbe artık affedilmez suç. Rütbesi ne olursa olsun, darbeci dokunulmaz değil. Balyoz millete değil, darbecilere indi. Demokrasi kurtuldu.
KORKUNÇ PLAN
Erhan Başyurt – Bugün – 21 Ocak 2010
Toprağın altı cephanelik, üstü darbe planı kaynıyor. Taraf gazetesi, yeni bir darbe planını daha ortaya çıkardı. Yeni darbe planı “BALYOZ” adını taşıyor.
Bu planların daha vahimi daha dehşet verici olanı var mıdır?
YETER ARTIK
Ergun Babahan – Star – 24 Ocak 2010
Yeraltından çıkan law silahlarına boru dediniz. İktidar partisine karşı hazırladığınız planlara kağıt parçası dediniz.Çocukları bombalamayı öngören Kafes planını yok saydınız, görmezden geldiniz.
Şimdi de 1. Ordu’nun Balyoz Planı’na tatbikat diyorsunuz. Hiç sıkılmıyor musunuz? Geceleri rahat uyuyor musunuz?
RADİKAL
İsmet Berkan – Radikal – 24 Ocak 2010
Adına ‘Balyoz’ denen bir darbe planını konuşuyor Türkiye. Bir konuda sevinebiliriz, 2003’te de yapılmış olsa bu hazırlıklar boşa çıkmış, ülkemiz darbe yaşamamış… Son olarak dün Radikal’de, darbe gerçekleşse bu gazetenin de darbecilerin kara listesinde olduğunu öğrendiniz. Çok da şaşırtıcı değil.
PANİK
Ekrem Dumanlı – Zaman – 21 Ocak 2010
Taraf Gazetesi yine gazetecilik tarihine geçecek bir habere imza attı. 2003 yılında hazırlanan geniş kapsamlı bir darbe planını aşama aşama şerh ediyorlar… Belli ki cuntacılar panik yaşıyor. Suçüstü yakalananlar çareyi yargı ve medyadaki dostlarını yardıma çağırmakta buluyor… Gazeteciler, siyasetçiler, iş dünyası… Herkes cuntacılar ve onların uzantıları üzerine kafa yormak zorunda…
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.