Etiket arşivi: MK ULTRA PROJESİ

MK ULTRA PROJESİ /// Fransız Deneyi : CIA-LSD deneyi

Öncelikle LSD nedir?

Lizerjik asit dietilamidi

C20H25N3O

Albert Hofmann – 16 Kasım 1938

Algılama yapısını tamamen değiştirir ve kullanan kişiyi başka bir dünyaya (hayaller alemine) yollar. LSD etki sürecince, kişiyi gerçek dünyadan soyutlar ve kullanan kişinin ruh haline göre etki eder. Kişinin ruh hali duyduğu seslere, gördüğü görüntülere göre değişmekte, ses algısı dozuna göre değişmekle beraber görüntüleri çoklu, daha renkli ve farklı görmektedir.
Çok mutlu olan biri LSD kullandığında cennete gittiğini görebilmektedir.

Fransanın güneydoğusunda yer alan Gard bölgesinin küçük köylerinden Pont-Saint-Espritte Le Pain Maudit (Lanetli Ekmek) efsanesi hala anlatılıyor.

cia_lsd.jpg

16 Ağustos 1951′de köy halkı aniden korkunç yaratıkların ve ateş görüntülerinin yer aldığı halüsinasyonlar görmeye başlamışlar. Köylülerden biri, karnının yılanlar tarafından yavaş yavaş kemirilerek yendiğini iddia ederek kendini nehire atarak intihar etmeye çalışmış. 11 yaşındaki bir çocuk ise, büyükannesini boğarak öldürmek için saldırıda bulunmuş.

Yine köylülerden biri Ben bir uçağım diye bağırarak kendini ikinci katın penceresinden boşluğa bırakmış ve bacaklarını kırmış, ancak yine de kalkmaya gayret ederek yaklaşık 50 metre daha yürümeye çalışmış. Bir başkası, kalbinin ayaklarından dışarı çıkmak üzere olduğunu söyleyerek doktora kalbini yerine geri getirmesi için yalvarıp durmuş. Bu kişilerden çoğu, deli gömleği giydirilerek uzak bir kliniğe yerleştirilmişler.

colour-lsd-paint-psy-favim_com-497400.jpg

Albarelli isminde bir adam ise, bu olaylardan iki sene sonra 13′üncü kattan atlayarak intihar eden ve o zamanlar devletin ilgili birimi için çalışmış bir biyokimyager olan Frank Olsonun şüpheli intiharını araştırırken, şans eseri bazı CIA dökümanları bulmuş. Bu dökümanlardan birinde bir CIA ajanı ile Sandoz firmasının bir yetkilisi arasındaki bir konuşmaya yer veriliyor ve CIA ajanı konuşmada Pont-Saint-Esprit gizeminin tamamen diethylamide (LSDnin Dsi olan madde) kaynaklı olduğunu belirtiyormuş.

MK ULTRA PROJESİ /// VİDEO : CIA’in MK-Ultra Projesi ve Deneyleri

VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=9MRq-7tvAlc&feature=em-uploademail

MK ULTRA PROJESİ /// VİDEO : Illuminertia – Mind Control

VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=CHPv0xGRX2Y&feature=youtu.be

MK ULTRA PROJESİ : ASELSAN ölümleriyle ilgili bomba rapor !

Aselsan çalışanı Erdem Uğur’un geçtiğimiz ocak ayında evinde ölü bulunması dikkatleri bir kez daha Aselsan ölümlerine çevirdi.

Beşi intihar, ikisi kaza olarak kayıtlara geçen 7 ölüm üzerine birçok spekülasyon yapıldı. Kurumun genel müdürü Faik Eken de geçtiğimiz günlerde ‘bu kişilerin burada çalıştıkları için öldürüldüklerini söylemek yanlış olur’ dedi. Peki bu kişiler intihar mı etti, öldürüldü mü?

Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun raporuna göre; mühendisler zihin kontrolü ile intihara sürüklenmiş olabilir. İki yıl önce hazırlanan rapora bilimsel görüş veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "kurumda gizli yapılanma olabilir çalışanlar incelenmeli" dedi.

Habertürk’ün haberine göre, Yedi parlak zeka, beş farklı intihar, iki şüpheli kaza. Hepsi geleceğe dair plan yaptığı dönemde art arda psikolojik sorun yaşamaya başladı ve bir süre sonra ölü bulundu. beşi kayıtlara intihar olarak geçti.

Hepsinin ortak noktaları Aselsan’da bir dönem çalışmış ya da hali hazırda çalışırken ölmüş olmaları.

"ASELSAN ÖLÜMLERİNDE KİRLİ MÜDEHALE VAR"

Dördüncü ölümün ardından kamuoyunda spekülasyonlar çoğalınca Başbakanlık Teftiş Kurulu harekete geçti ve müfettişler 2013 yılında bir rapor hazırlamaya başladı.

Raporda dikkat çekici bir ayrıntı yer alıyor. Buna göre; mühendisler elektromanyetik dalgalarla zihin kontrolü yöntemiyle intihara sürüklenmiş olabilir.

Savcılığa yollanan raporda, mühendislerin, bu şekilde intihara yönlendirilmiş olma ihtimalinin gözardı edilmemesi istendi. Ancak aradan geçen iki senede, iki mühendisin daha şüpheli bir şekilde ölmesine rağmen, bu yönde bir açıklama yapılmadı.

Oysa ki, müfettişler bu ihtimal üzerine bilimsel görüş almışlardı. bu görüşün sahibi, Prof. Dr. Nevzat Tarhan. Aselsan yönetiminin konuyu ciddiye alıp, inceleyip bir rapor hazırlamadığını belirten Tarhan, "ölümlerde kirli müdehale var" dedi.

"KİŞİ MEYİLLİYSE İNTİHARA SÜRÜKLENİR"

İki yıl önce müfettişlerin, ‘bu kişiler elektromanyetik silahlardan etkilenmiş mi, zihin sağlıkları, akıl sağlıkları bozularak böyle bir şeye yönlendirilmiş olabilirler mi? ‘ diye görüş istediklerini belirten Tarhan, " Belli bir oranın üzerinde bu kişiler elektromanyetik alana maruz kalmışlarsa bu kişilerde çeşitli ruhsal sorunlar ortaya çıkaması beklenir dedim" diye konuştu.

Nevzat Tarhan’a göre, Aselsan mühendisleri elektromanyetik alanda 6 dakikadan fazla kalmış olabilir. Eğer öyleyse bu durumda baş ağrısı, sersemlik, unutkanlık, gerginlik, depresif yapı gibi durumlar oluşur. bu hergün yapılırsa, kişi eğer meyilliyse intihar eder ya da öldürülür, intihar süsü verilir.

"MÜHENDİSLERİN PROJELERİNE ENGEL OLMAK İSTEYENLER OLABİLİR"

Peki eğer elektromanyetik alana maruz kaldırlarsa bu kendi çalıştıkları ortam nedeniyle mi, yoksa dışarıdan müdahale ile mi gerçekleşti? Prof. Dr. Tarhan’ın bu soruda dikkat çektiği nokta ilginç. Bu konuda dikkatli çalışan kurumlarda, ki Aselsan öyle, orada muhakkak teknik tedbirler alınmıştır. Ama kurum içinde eğer gizli yapılanmalar varsa, bu kişilerin projelerine engel olmak istiyorlarsa, ki bu işler yüksek zihinsel fonksiyon gerektiren işler, yazılım yapıyorlar- bu kişilere elektromanyetik uyaran vererek dikkatlerini dağıtmak, kaos oluşturmak, unutklanlık, dalgınlık yapmak zor değil.

Bu nedenle orada çalışanların incelenmesi, araştırılması gerekiyor. Aselsan yönetiminin bu konuyu ciddiye alıp, araştırıp rapor verdiğine dair bir bilgi kamuoyuna yansımadı."

ASELSAN, İDDİALARA YANIT VERMEDİ

Tarhan, aynı kurumda önemli projelerde çalışan kişilerin art arda ölmelerinin tesadüf olarak değerlendirilemeyeceğini ifade ederek, "bu olaylar şu anda kendiliğinden olmuş, rastlantısal olaylar diyemiyoruz. Benim şahsi görüşüm burada bazı kirli müdahaleler var.

Bu konudaki soru işaretleri kuşkulu bir şekilde zihnimizde duruyor"dedi. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda da yer alan ‘elektromanyetik müdehale’ iddialarını haberi hazırlarken Aselsan’a da sorduk. Ancak Aselsan’dan herhangi bir yanıt gelmedi.

MK ULTRA PROJESİ : Mühendis ölümleri – Aselsan o iddiaya yanıt vermedi

Aselsan çalışanı Erdem Uğur’un geçtiğimiz ocak ayında evinde ölü bulunması dikkatleri bir kez daha Aselsan ölümlerine çevirdi.

Aselsan’daki ölümler üzerindeki sır perdesi aralanıyor mu? Beşi intihar, ikisi kaza olarak kayıtlara geçen 7 ölüm üzerine birçok spekülasyon yapıldı. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun iki yıl önce hazırladığı rapora göre mühendisler elektromanyetik dalgalarla zihin kontrolü yöntemiyle intihara sürüklenmiş olabilir.

‘Elektromanyetik müdahale’ iddialarını Aselsan’a soran Habertürk gazetesi, herhangi bir yanıt alamadığını okurlarına duyurdu. Aselsan’daki sır ölümlere ilişkin iddialar bugün Habertürk’te yer aldı.

Yedi parlak zeka, beş farklı intihar, iki şüpheli kaza. Hepsi geleceğe dair plan yaptığı dönemde art arda psikolojik sorun yaşamaya başladı ve bir süre sonra ölü bulundu. beşi kayıtlaraintihar olarak geçti. Hepsinin ortak noktaları Aselsan’da bir dönem çalışmış ya da hali hazırda çalışırken ölmüş olmaları.

"ASELSAN ÖLÜMLERİNDE KİRLİ MÜDAHALE VAR"
Dördüncü ölümün ardından kamuoyunda spekülasyonlar çoğalınca Başbakanlık Teftiş Kurulu harekete geçti ve müfettişler 2013 yılında bir rapor hazırlamaya başladı. Raporda dikkat çekici bir ayrıntı yer alıyor. Buna göre; mühendisler elektromanyetik dalgalarla zihin kontrolü yöntemiyle intihara sürüklenmiş olabilir.

Savcılığa yollanan raporda, mühendislerin, bu şekilde intihara yönlendirilmiş olma ihtimalinin gözardı edilmemesi istendi. Ancak aradan geçen iki senede, iki mühendisin daha şüpheli bir şekilde ölmesine rağmen, bu yönde bir açıklama yapılmadı. Oysa ki, müfettişler bu ihtimal üzerine bilimsel görüş almışlardı. bu görüşün sahibi, Prof. Dr. Nevzat Tarhan. Haberturk’e Aselsan yönetiminin konuyu ciddiye alıp, inceleyip bir rapor hazırlamadığını belirten Tarhan, "ölümlerde kirli müdahale var" dedi.

"KİŞİ MEYİLLİYSE İNTİHARA SÜRÜKLENİR"
İki yıl önce müfettişlerin, ‘bu kişiler elektromanyetik silahlardan etkilenmiş mi, zihin sağlıkları, akıl sağlıkları bozularak böyle bir şeye yönlendirilmiş olabilirler mi? ‘ diye görüş istediklerini belirten Tarhan, "Belli bir oranın üzerinde bu kişiler elektromanyetik alana maruz kalmışlarsa bu kişilerde çeşitli ruhsal sorunlar ortaya çıkarması beklenir dedim" diye konuştu.

Nevzat Tarhan’a göre, Aselsan mühendisleri elektromanyetik alanda 6 dakikadan fazla kalmış olabilir. Eğer öyleyse bu durumda baş ağrısı, sersemlik, unutkanlık, gerginlik, depresif yapı gibi durumlar oluşur. bu her gün yapılırsa, kişi eğer meyilliyseintihar eder ya da öldürülür,intihar süsü verilir.

"MÜHENDİSLERİN PROJELERİNE ENGEL OLMAK İSTEYENLER OLABİLİR"
Peki eğer elektromanyetik alana maruz kalırlarsa bu kendi çalıştıkları ortam nedeniyle mi, yoksa dışarıdan müdahale ile mi gerçekleşti? Prof. Dr. Tarhan’ın bu soruda dikkat çektiği nokta ilginç.

"Bu konuda dikkatli çalışan kurumlarda, ki Aselsan öyle, orada muhakkak teknik tedbirler alınmıştır. Ama kurum içinde eğer gizli yapılanmalar varsa, bu kişilerin projelerine engel olmak istiyorlarsa ki bu işler yüksek zihinsel fonksiyon gerektiren işler, yazılım yapıyorlar bu kişilere elektromanyetik uyaran vererek dikkatlerini dağıtmak, kaos oluşturmak, unutkanlık, dalgınlık yapmak zor değil. Bu nedenle orada çalışanların incelenmesi, araştırılması gerekiyor. Aselsan yönetiminin bu konuyu ciddiye alıp, araştırıp rapor verdiğine dair bir bilgi kamuoyuna yansımadı."

ASELSAN, İDDİALARA YANIT VERMEDİ
Tarhan, aynı kurumda önemli projelerde çalışan kişilerin art arda ölmelerinin tesadüf olarak değerlendirilemeyeceğini ifade ederek, "Bu olaylar şu anda kendiliğinden olmuş, rastlantısal olaylar diyemiyoruz. Benim şahsi görüşüm burada bazı kirli müdahaleler var. Bu konudaki soru işaretleri kuşkulu bir şekilde zihnimizde duruyor" dedi.

MK ULTRA PROJESİ /// VİDEO : Dr. Mehmet Yavuz – Zihin Kontrolü – A Haber TV – Anlatılmamış Öyküler

VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=CAnrINhPg04

MK ULTRA PROJESİ /// VİDEO : Zihni Kontrol Etmek Mümkün mü ?? (HABERTÜRK TV)

VİDEO LİNK :

http://www.psikoyorum.tv/zihni-kontrol-etmek-mumkun-mu-3897.html

MK ULTRA PROJESİ /// VİDEO : Sessiz Savaş “Mikrodalga Zihin Kontrolu”

VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=Sg2sdKkRVPs&feature=em-uploademail

MK ULTRA PROJESİ /// VİDEO : Zihin Kontrolü ve Gercekleri (Hasan Mezarci & Cübbeli) (3 BÖLÜM)

VİDEO LİNK :

https://www.youtube.com/watch?v=ba6KWYyeEV0&index=1&list=PL8A1E5E2358B5D47B

https://www.youtube.com/watch?v=pmWReu3RRCw&index=2&list=PL8A1E5E2358B5D47B

https://www.youtube.com/watch?v=dFACar8t4jk&list=PL8A1E5E2358B5D47B

MK ULTRA PROJESİ : Psikolojik Faaliyet & Beyin Yıkama Yöntemi – (PS3)

Dünya istihbarat örgütlerinin, karşı tarafı yönlendirmek maksadıyla psikolojik operasyon yapabilmeleri en önemli hedefleridir, istihbarat örgütleri, özellikle CIA ve MOSSAD bu konuya büyük önem vermektedirler. Bir Çin atasözünde, “Yüz savaş kazanmak hüner değil, asıl hüner savaşmadan güvenliği sağlamaktır.” denir.

İstihbarat örgütleri beyin kontrolü konusuna bilimsel olarak eğilmektedirler. Sürekli çalışarak bu konuda yeni yollar araştırmaktadırlar.

*Bugün MOSSAD’ın CIA’dan daha başarılı operasyonlar yapmasının iki nedeni vardır.* *Birincisi, Tevrat’ta Musa Peygamber’e Kenan ilinde casusluk yapmasının emredilmesidir. İkincisi de, ideallerinin yüksek, fakat güçlerinin az olması ve dünya bilim çevresinde önemli etkinliklerinin olmasıdır.*

*Bilinen ilk ve en önemli psikolojik operasyon örneği Hasan Sabbah olayıdır.* Haşhaşi tarikatı da denilen bu örgütlenmede, kişiler kullandıkları haşhaşın etkin maddesi eroinle keyif duygusuna ve cennet inancına şartlandırılıyordu. Hasan Sabbah’a itaat ederlerse hep böyle yaşayacaklarına inandırılıyorlardı. Bu inançla intihar saldırılarını zevkle yapıyorlardı.

PSİKOLOJİK FAALİYET, PROPAGANDA VE BEYİN YIKAMA YÖNTEMİ

En sık kullanılan yöntem ise; kimyasal maddeler yardımıyla kişinin düşüncesinin etki altına alınmasıdır.

Son yıllarda üzerinde çok çalışılan ve durulan bir başka yöntem daha vardır. Bu da, insana elektronik implantlar yerleştirilerek kişinin beynini, uzaktan kumanda ile yönetme çabalarıdır.

KİMYASAL YÖNTEMLER

*Zihin kontrolü deneylerinde ilk kullanılan madde LSD idi.*

LSD psikokimyasal bir maddedir. Bu maddeyi alan kişide, olağanüstü psikolojik değişimler olur. Halüsinasyonlar görmeye başlar, canlı ve neşeli olur, güçlü olma duygusu taşır, ardından farklı düşünce ve davranışlar içerisine girer. Bu madde beynin ön bölgesinde, DOPAMÎN adı verilen zevk maddesini aşırı salgılamaktadır. Bu maddeyi alan bir kişi, inandırıldığı konuda olağanüstü eylemler gerçekleştirebilmektedir.

İkinci Dünya Savaşı’nda, hem Hitler hem de Amerikan ordusu *“Amphetamin”* isimli uyarıcı kimyasalı askerlere kullandırarak onların savaş gücünü arttırmayı hedeflemişlerdir. Hitler bu konuda çok iyi bilinen bir isimdir. Milyonlarca psikoaktif maddeyi kullanarak ordusunu hareket kabiliyeti açısından çok hızlı hâle getirmiştir. İçkisine LSD veya uyuşturucu katan kişilerin kolay intihar ettikleri ve kolay insan öldürdükleri bilinen gerçeklerdendir.

Bu konuda ABD’de gönüllüler, siyahlar ve eşcinseller üzerinde ilginç deneyler yapılmıştır. Deney yapılan kişilerde akıl hastalıkları, yaşayanlarda da erken bunama ve erken yaşlanma gözlemlenmiştir. Bu konuda araştırmaları olan Dr. Armen Victorian, *“İnsan Davranışının Manipilasyonu-Beyin Kontrolü”* adlı kitabında ilginç kaynak ve bilgilere yer vermiştir. /(Bu kitap, Timaş yayınları tarafından, tercüme edilerek yayınlanmıştır.)

PSİKİYATRİDE TEDAVİ AMACIYLA KULLANILMASI*

Psikiyatrik uygulamada tanı ve tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır. Narkoanaliz olarak tanımlanan bu yöntemde, kişiye damardan kısa süre etkili barbitüratlar verilir. Kişi uyku ile uyanıklık arası bir boyuttadır. Bilinçaltının üstündeki baskılar aralanır. Kişiyle güven içinde psikoterapodik ilişki kurulabilirse, bilinçaltındaki duygular, eğilimler, hatıralar, şartlanmalar ortaya çıkarılabilir.

İlaçlı hipnoz da denilebilen bu yöntem, kişinin bilinçaltı çatışmalarını analiz edip onun tedavisini gerçekleştirmek için kullanılır.

HİPNOZLA BEYİN YIKAMAK*

Hipnoz bilimsel bir yöntemdir. Kişi hipnotik uykuya geçtiğinde vücut ve beyin uyur, fakat terapistle, kişi arasında seçici bir algılama alışverişi kanalı açılır. Böylece kişi hipnoz yapan kişi tarafından yönlendirilebilir, düşünceleri ve duyguları değiştirilebilir.

Psikiyatristler olarak biz, hastalıklı düşünceleri yok etmek, sağlıklı düşünceler kazandırmak, ego gücünü arttırmak için bu yöntemi kullanıyoruz.

Her bilimsel yöntem gibi hipnoz da, bu işi etik yapmayanlar tarafından gösteri malzemesi veya siyâsî amaçla kullanılabiliyor.

Hipnozda ilk şart iki tarafın birbirine güvenmesidir. Daha sonra kişide konsantrasyon gücü arttırılır, uygun telkinle geçmişine götürülebilir. Beyni yıkanabilir ve yanlış şeylere inandırılabilir. Ancak hipnozda olan kişiye istemediği şeyi yaptıramazsınız. Bazı kişiler telkine çok daha yatkındır, kolaylıkla hipnoza girerler. Fakat obsesif ve paranoid olarak

tanımlanan, güvensizlik özelliği fazla olan kişileri hipnotik transa geçirmek çok güçtür.

ELEKTROMANYETİK ETKİLEME MÜMKÜN MÜDÜR?*

Evren “Radiant Enerji” denilen, yayılan bir enerjiden oluşur.

Gözümüzle gördüğümüz spektrum bir dalga boyudur bu. Morötesi ve kızılötesi dalga boylan çıplak göz ile görülemez. Ancak röntgen filmlerinden, termal kameralara, yeraltı su havza haritalarına kadar birçok alanda kullanılır.

Her elektrik kaynağı radyasyon da neşreder. Bazı radyasyonlar iyonlama yaparak hücre ölümlerine yol açarlar. Hidrojen atomu frekansına uygun mikrodalga ile MR gibi beyin tomografileri çekilir. Mikrodalga fırınlarda ışınların camı geçerek tabak içindeki suyu buharlaştırdığını biliyoruz.

MİKRODALGA İLE BEYİN KONTROLÜ*

Mikrodalga ile uzaktan gürültü hissi oluşturmak mümkündür. Elektromanyetik ritmik vuruşlar, kişiye başını elektrikli matkapla oyulduğu hissi uyandırabilir. Çok düşük frekans da *(VLF)*, iyonlamanın olmadığı bir radyoaktivite ile baş ağrısı, kulakta çınlama, sinirlilik hali, depresif durumlar, hafıza kaybı hatta panik duygusu oluşturulabilir. Radyasyonun diş dökülmesine, kan kanserine ve sakat doğumlara neden olduğu bilinmektedir.

İyonlanmanın olduğu radyasyonlar, X ışınları Radyum gibi kanser tedavisinde, kanserli hücreleri öldürmek için kullanılır. Bu ışınları uzaktan yönetmek mümkün olmamakta, fakat mikrodalga kaynağını 1-2 km. uzaktan bir hedefe yöneltmek mümkün olabilmektedir. Kötü niyetli kişilerin elinde korkunç bir silah haline dönebilen bu teknoloji, insanlık dışı amaçlarla kullanılırsa bu dünyanın sonu demektir.

ELEKTRONİK PARÇA YERLEŞTİRMEK MÜMKÜN MÜ?*

İnsan davranışını kontrol etmeyi isteyenler, hayvan deneylerinde bu düşüncelerini gerçekleştirmişlerdir.

FM radyo kanalı ile sinyaller alabilen ve nakledebilen minyatür elektrotlar, hayvan kafasına yerleştiriliyor. Bu işlemlerden sonra maymunda cinsel saldırganlık, boğada aniden durma komutu verme deneyleri başarılı oldu. Yunus balıkları yönetilebildi.

Beynin elektronikle uyarılması konusu, ABD’de zihinsel özürlüler ve eşcinseller üzerinde araştırıldı. Araştırmacı James Olds, beynin hipotalamus bölgesine elektronik implant yerleştirerek eşcinselleri kontrol etmeyi başardı. Hastalarda korku, heyecan, halüsinasyon oluşturarak onların davranışlarını ödüllendirdi veya cezalandırdı.

Zihinsel özürlülere de benzer deneyler yapıldı. Yapılan bu çalışmalar çok tartışıldı. Bilimin iyiliği değil, hastanın iyiliğinin ön planda tutulması gerektiği etik kuralına göre çalışmalar durduruldu.

FM radyo kanalında sinyaller alabilen ve nakledebilen, uzaktan beynin elektronik uyarılması konusu ateşli tartışmalara konu oldu. Hatta Fransa’da *“her doğan çocuğa kimliğini belirtir elektronik parça yerleştirerek ömür boyu nerede olduğunu izleyebiliriz”* tezi bile ortaya atıldı.

İnsanın robot gibi tuşlarla kontrol edilebilmesi, çok tehlikeli bir gelişmeydi.

Elektronik implantı (Stimoreceiver) bulan Dr. Delgado, beynin amigdal ve hipokampus gibi alanlarını canlandırarak neşe, tuhaf duygu, renkli görüntü gözlemlediğini kitabında kaydederek açıkladı.

Radyohipnotik beyinler arası kontrol projesi, elektronik hipnoz yapmayı amaçlamaktadır. Bu proje ile kişiye istemediği şeyler yaptırmak mümkün hale gelecektir. (Tuşlarla kontrol edilebilen insana neler yaptırılmaz ki!

YENİ BİR GELİŞME

Bugün psikiyatride beynin ürettiği sinyaller kaydedilerek, beyin fonksiyonel görüntülemesi yapılabilmektedir. Klasik EEG’nin bilgisayar devriminden sonra analog sinyallerin sayısallaştırılması ile beyin haritası çıkarılıyor. Beynin hastalıklı çalışan alanlarını bu şekilde görüntüleyebiliyoruz. Bu, tanı ve tedaviyi güçlendirmek için işe yarayan bir yöntemdir. Hatta ilaç tedavisinin biyo yararlılığını hastayı izlerken bu yöntemle görselleştirmiş oluyoruz.

Elektromanyetik enerjinin tedavide kullanımı yeni gelişmelerdendir. TMS denilen bu yöntem ile ilgili araştırmalar hâlen sürmektedir. Beynin ön bölgesine elektromanyetik uyarı vererek depresyonu tedavi etme projesi, elektroşok tedavisine alternatif olarak işe yarayacak gibi görünmektedir.

DUYU ÖTESİ ALGI

Birleşik Devletler, parapsikolojik araştırmalar için büyük bütçeler ayırmaktadır. Beş duyuyu kullanmada insanın geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman hakkında bilgi edinmesi çok ilgi çeken bir konudur. Telepati, durugörü (Clair-voyance), altıncı his de denilen bu algılama biçimi hakkında yapılan bilimsel çalışmalarda henüz sağlam delillere ulaşılabilmiş değildir.

Sesin, elektromanyetik frekansın ve lazerin varlığı başka dalga boylarının varlığına da kanıt olabilmektedirler. Zihni kontrol etmenin, ikizlerin, anne-çocuk arasındaki uzaktan duygusal etkilenmelerin nasıl olduğu, henüz tam olarak çözülemedi. Rüya laboratuarlarında telepati yolu ile kavram ve imaj uyandırıldığının gözlemlenmesi elektronik psikiyatri açısından devrim niteliğindeki bir gelişmedir.

Duru görü veya beden dışı sezgi denilen bir yöntemde de, bazı denekler bir odaya gizlenen nesnelerin yerini tespit etmeyi başarabiliyorlar. *“Remote Viewing, remote sensing”* denilen uzaktan görme ve hissetme özelliği olan insanların, bunu nasıl başardıkları konusu bilimin ilgi alanına girmektedir. Uzaktan görüşün, elektromanyetik işleyişinin nasıl olduğu çözülebilirse insanlığın kaderi bundan etkilenecektir.

*Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz;* insan zihninin uzaktan kontrol edilebilmesinin dünya için sosyal ve politik etkileri çok fazla olacaktır. Bizler yeni gelişmelere hazır, olmalıyız.

ELEKTROMANYETİK KİRLİLİK VE BEYİN SAĞLIĞIMIZ

Elekronik savaşta elektromanyetik unsurlar cömertçe kullanılmaktadır.

Elektromanyetik radyasyon, bütün evreni kuşatan bir enerjidir. Gözümüze çeşitli renkler halinde görünen ışık da elektromanyetik radyasyonun bir parçasıdır. Göremediğimiz radyasyon ise, bir tarafta kızılötesi, mikrodalga, televizyon ve radyo dalgalan halinde, diğer tarafta da morötesi, X ve gama ışınlan olarak, elektromanyetik tayfın her iki yanında uzanıp giderler.

Morötesi, X ışınları, gama ışınları termik (sıcaklık) etkisi fazla olan ışınlardır. Özellikle hücreleri iyonize ederek parçalama ve öldürme özellikleri kuvvetlidir. Bu tür ışınların kanser yapıcı ve bağışıklık sistemini bozucu etkisi kanıtlanmıştır. Morötesi ışınlar, X ışınları, gama ışınları, kozmik ışınlar iyonlaştırıcı elektromanyetik radyasyon yayarlar. Yüksek frekans ve enerji kullanıldığında çok tehlikeli olabilmektedirler. Çünkü maddenin atomlarını değiştirici ve parçalayıcı özellik taşır. Canlı hayat için çok tehlikelidirler. Cep telefonlarının ekranlarının gama ışınları yaydığı düşünülürse ciddi risk söz konusu olacaktır, iyonlaştırıcı ışınların sağlık üzerine olumsuz etkisi bilimsel olarak gösterilmiştir. Kanser yapıcı, bağışıklık sistemini bozucu etkisi kanıtlanmıştır

CEP TELEFONLARINA DİKKAT

Son yıllarda cep telefonlarının ürettiği sinyallerin beyin hücrelerinde mitozu yani hücre üremesini hazırladığı saptandı. Hatta bele takılan cep telefonlarının kemik iliğine zararı bile araştırılıyor. Ergenlik öncesi cep telefonu kullanılmamalı ve kesinlikle kulaklıkla kullanılmalıdır.

Diğer taraftan, cep telefonları, baz istasyonları, TV ve radyo dalgaları da zihin sağlığı açısından ciddî endişeler uyandırmaktadır. Biyofizik kurallarına göre, bir kaynağın ürettiği enerjinin dalga boyu ve frekansı, sodyum, potasyum ve kalsiyum değerlerine denk düşerse, bedenle arasında etkileşim başlar. Bunlar, hücrelerin dış dünya ile iletişimini sağlayan temel kimyasallardır. Sodyum pompasının bozulması hücrenin parçalanması demektir. Bu arada, enerji kaynağının ürettiği enerjinin frekansı da önemlidir. Frekans yükseldikçe bedene derinlemesine nüfuz artmaktadır.

Elektromanyetik ışımanın beyinde melatonin hormonunu azalttığına dair güçlü bilimsel kuşkular vardır.

Melatonin beynin salgıladığı zihin işlevleri, hafıza, bilgi işlemi, cinsellik, stres hormonları, uykuda beyin onarımı gibi önemli bir hormondur. Doğal uyku sağlayıcı olarak tıpta kullanılabilmektedir. Alzheimer hastalığının dünyada artması ile elektromanyetik kirlilik arasında sebep-sonuç ilişkisi ciddî boyutlardadır. Eğer melatoninin salgılamasını azalttığı doğrulanırsa, Alzheimer hastalığı konusunda radyasyon sanık sandalyesine oturacaktır. Gerçekten de, elektromanyetik ışınımın yoğun olduğu çevrede oturanlarda sinirlilik, huzursuzluk, depresif belirtiler, uyku bozuklukları ortak yakınmalardır.

Son bilimsel veriler depresyon, sinirlilik, öfkelilik, kıskançlık, şüphecilik, sıkıntı, korku, heyecan gibi duygusal bozuklukların beyin kimyası ile ilgili olduğunu göstermiştir. (Maamafih, farmakolojik devrim niteliğindeki bazı ilâçlarla 25 senelik sinirlilik giderilebilmektedir.)

Melatoninin salgılanması biyolojik ritim için düzenleyici etki yapar. Az salgılandığında hipofiz bezinin çalışmasını bozar. Seks hormonlarını azaltır, stres hormonları salgılanmasını

arttırır. Stres hormonlarının fazla salgılanması kemik iliği ve bağışıklık sistemini zayıflatır.

Sonuçta vücudun hastalıklarla mücadele eden gücü zayıflamış olur. Gizli tümör hücreleri harekete geçebilir. Sınır değerlerin altında dahi olsa elektromanyetik radyasyonun uykusuzluk, başağrısı, kronik yorgunluk, sinirli yapması küçümsenmeyecek risklerdir.