Etiket arşivi: Ufuk Şanlı

FİNANS DOSYASI /// UFUK ŞANLI : İsviçre sızıntısının kaynağı…

Ekonomi yazarı Ufuk Şanlı, İsviçre’deki gizli hesapların sızdırılmasının gerisindeki istihbarat kaynağını yazdı

Alman Gizli Servisi (BND) 2007’de tarihi bir operasyona imza attı. Alman ajanlar Avrupa’nın ‘kara para cenneti’ Liechtenstein’ın bankacılık sistemine sızmayı başardı. Ülkenin en büyük bankası LGT’de çalışan bir bankacıyı kendileri için çalışmaya ikna ettiler. Bankacı, binlerce banka müşterisinin bilgilerini bir CD içinde Alman makamlarına teslim etti. BND yetkilileri, “İyi bir anlaşma oldu. CD’deki bilgiler için 5 milyon euro ödedik. Ancak içindeki bilgiler çok daha fazla ediyordu” dedi.

Alman Maliye Bakanlığı 1400 hesap sahibine yaklaşık 100 milyon euro vergi cezası kesti. Zor durumda kalan Liechtenstein Prensliği önce Almanya hemen ardından ABD, İngiltere ve Fransa ile bilgi paylaşım anlaşması imzalamak zorunda kaldı. ‘Sır saklamakla’ ünlü Liechtenstein bankaları ağır bir çizik yedi.

SONRAKİ HEDEF İSVİÇRE

Alman istihbaratının operasyonları bununla bitmedi. 2010 yılında bir diğer “vergi cenneti” İsviçre’ye sızdılar. Dünyanın en önemli bankalarından Credit Suisse’in kayıtlarını 2.5 milyon euro ödeyerek ele geçirdiler. Bununla da yetinmediler. Yine İsviçre’de bu kez Julius Baer’in kayıtlarının peşine düştüler. Alman istihbaratı centilmenlere pek yakışmayan yollarla binlerce kişinin gizli hesap bilgilerine ulaştı.

Gizli servis elde ettiği bilgileri Alman Maliye Bakanlığı ile paylaştı. Maliye, parasını yurt dışındaki gizli hesaplarda saklayan binlerce vatandaşa yaklaşık 1 milyar euro vergi cezası kesti. İstihbaratçılar ülke ekonomisine milyonlarca euro kazandırdı.

KİM KORKMALI?

Alman gizli servisinin İsviçre ve Liechtenstein bankalarını hedef alan operasyonlarının sarsıntısı henüz geçmişti ki, başımıza şimdi de İsviçre Sızıntısı (Swiss Leaks) belası çıktı. HSBC İsviçre’nin hesap bilgileri ortaya saçıldı. 30 bin müşteriye ait 120 milyar dolarlık karakutu gazeteciler tarafından açıldı. Belgelere göre HSBC’de gizli hesap açtıran Türk müşteri sayısı 3 bin 100. Bu kişilerin bankada tam 3.5 milyar doları bulunuyor. Gazeteciler şu ana kadar sadece bir kişinin ismini açıkladı. Diğer hesap sahipleri ise şimdilik gizemini koruyor.

ÖNEMLİ BİR İDDİA

Arama motoru google’a girip, “İsviçre, gizli hesap, dolar” diye aradığınızda karşınıza ABD’nin Ankara Büyükelçisi Eric Edelman’ın Washington’a gönderdiği gizli kripto çıkıyor. 30 Aralık 2004 tarihli telgrafta dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında önemli bir iddia dile getiriliyor. Edelman, 2 farklı kaynakla yaptıkları görüşmeler sonucunda Erdoğan’ın İsviçre’de 8 gizli hesabı olduğunu ve bu hesaplarda 800 milyon doları bulunduğu bilgisine ulaştıklarını ileri sürüyor. Belgeler 2010 yılında piyasaya saçılınca Erdoğan iddiaları yalanladı. Hemen ardından dava açacağını söyledi. Ancak her ne hikmetse aradan 5 yıl geçmesine rağmen hiç kimseye dava açmadı!

MİT Dış Operasyonlar Dairesi eski Başkanı Kâşif Kozinoğlu vefatından kısa bir süre önce Aydınlık’a gönderdiği mektuplarda bu iddiaları tekrarladı. Bir de ekleme yaptı: Erdoğan’ın hesap bilgileri Alman istihbaratının eline geçti!

Evet, gerçekten parası olanın derdi de çok oluyor…

İRAN DOSYASI : Ufuk Şanlı Türkiye-İran Dosyasını Açtı

Millet gazetesi yazarı Ufuk Şanlı, bugünkü yazısında İran’ın Türkiye üzerindeki faaliyetlerini anlatacağı yazının birinci bölümünü yazdı. Şanlı, İran gizli servisinin Türkiye’de silah üretimi yapan 17 şirketin teknik bilgilerini ele geçirdiğini belirtti.

İran’a hayatım boyunca bir kez gittim. Uluslararası İş Forumu’nun (İBF) Tahran’da gerçekleştirdiği toplantı bana Doğu komşumuzu yakından tanıma fırsatı sağladı. 3 gün boyunca Tahran’da dolaştım ve insanlarla konuştum, sohbet ettim.

Halkın sıcaklığı, samimiyeti ve candan tavırları beni çok mutlu etti. İran’ın tıpkı kitaplarda okuduğum gibi büyük bir medeniyet ve kültür havzası olduğunu gördüm, oldukça da etkilendim.

İMPARATORLUK MİRASÇILARI

İranlı bürokratlarla ekonomi ve dış politika hakkında konuştuğumuz zaman şunu fark ettim; İslam devletinin dindar bürokratları kadim Pers İmparatorluğu’nun devamı olduklarını düşünüyor ve bunu açık açık söylemekten de çekinmiyordu. İran devlet aklı, her düzeydeki bürokrata bu tarihi misyon ve sorumluluğu büyük bir başarıyla enjekte etmişti. Bütün bunları şundan ötürü anlatıyorum:

Türkiye’de son 1 yıldır Emniyet İstihbarat Dairesi tarafından yürütülen Tevhid- Selam Örgütü soruşturması hakkında pek çok şey konuşuluyor. Polis istihbaratının yaptığı teknik takip ve incelemelerle elde ettiği bilgi ve belgeler internette paylaşılıyor. Bu soruşturmaya dair zihnimde çok sayıda soru işareti olsa da yine de belgeleri inceledim. Bir ekonomist olarak İran istihbaratının Türk savunma şirketlerine olan ilgisi dikkatimi çekti.

MİLLİ TANK’A YAKIN MARKAJ

Belgelere bakıldığında, İran gizli servisinin Türkiye’de silah üretimi yapan 17 şirketi yakın markaja aldığı görülüyor. İranlı ajanların odaklandığı projeler ise Koç Grubu’nun hayata geçirmeye çalıştığı Milli Tank (Altay) ve Milli Gemi (Milgem) Projeleri. Ayrıca Atılgan, Akıncı, Arma, Bora, Cobra, Ejder, Kirpi, Nöbetçi ve Zıpkın gibi silahlara ait teknik bilgilere ulaşmayı da başarmışlar.

Bu silahlara ait teknik bilgilerin dışında silahların Türkiye’de kullanıldığı noktalar ile yurtdışına satıldığı yerlerin de tespit edildiği görülüyor. Savunma sanayii projelerinde güvenlik çok önemlidir. Görülen o ki, İran gizli servisi Türkiye’nin o kalın duvarlarını aşmayı rahatça başarmış. Nasıl başardıklarını ben çok merak ediyorum. Peki, ya siz?…