Günlük arşivler: Mayıs 12, 2015

MİZAH : PAMUK GÖREV BEKLİYOR :)))))

DUYURU : TELEFON FATURANIZIN ŞİŞKİN OLMAMASI İÇİN MUTLAKA OKUYUN VE PAYLAŞIN !!!!

GÖNDEREN : SELMA ANAYURT

Her arama yaptığımda ekranımdaki ‘aktif aramalar’ yazısı benim de dikkatimi çekiyordu aslında ama durumun farkında değildim. #002# ‘i aradım hemen ben de. Gerçekten de aktarma iptal dedi.


Demek bize sormadan arama aktarması komutu verilmiş. Hemen siz de düzeltin.

ÇOK ÖNEMLİ!!!!! Lütfen Hemen Uygulayın…

Okuyacağınız yazı AVEA, TURKCELL ve VODAFON ‘u karalama kampanyası değildir. Her ne kadar ilk okudunduğunda şüphe ile yaklaşılsa da, deneyince gördüm. Siz de mutlaka iletebildiğiniz kadar herkese bu maili forward edin.

AVEA, TURKCELL VE VODAFON KULLANANLAR Telefonunuzdan hemen #002# yi tuşlayın ve arayın. Ekranınıza aktarma iptal diye bir yazı gelecek. Böylece bugüne kadar sizden para kırpan!! yönlendirmeyi kaldırmış oluyorsunuz. Bu işlemi yapmadığınız müddetçe, size ulaşamayan herkesten bir kontör düşülüyor…

Bunu AVEA, TURKCELL ve VODAFON kullanan herkese göndermenizi rica ediyorum. Göndermediğiniz takdirde sizin her Eğer aradığınız kişinin telefonu da telesekreter ayarli ise, dinlediğiniz 1 sn’lik ‘aradığınız kişiye ulaşılamıyor’ mesajı için de bir normal arama karşılığı ücretlendiriliyorsunuz!!!

İşin garip olan kismi bu değil aslında. Normal AVEA, TURKCELL ve VODAFON hatlarında default (fabrika çıkışı) olarak ayarli bir telesekreter yokken, herkese bu telesekreter otomatikolarak ayarlı geliyor!!! Yani, sizin hiçbir şeyden haberiniz yokken, tabiri yerindeyse belli etmeden sizden hıncını alıyor. Arkadaşınızı aradığınız ve ulaşamadınız mı? Hemen 1.5kontor . İki dakika sonra yine mi ulaşamadiniz bir 1,5 kontör daha…

İşin daha da kötüsü kimsenin böyle bir uygulamadan haberi yok, herkes (diğer operatörlerde olduğu gibi) aranılan telesekreterin bedava olmasını bekliyor.

Bu olayı iptal ettirmek ise daha da komik; AVEA, TURKCELL ve VODAFONE’yi arıyorsunuz, durumu anlatıyorsunuz. Görevliler de size AVEA, TURKCELL ve VODAFON hatlı telefonunuzdan #002# ‘yi aramanız durumunda telesekreterin kaldırılabileceğini anlatıyorlar. Bu mail’i bana gönderen dostuma teşekkür ediyorum.

TARİH /// BURHAN SAVAŞ : HACI ÖMER SABANCI VE AKBANK’IN KURULUŞU

Sabancı Ailesi , Menderes-Bayar’ın Adana’daki havuz ! zenginidir. Bayar , Sümerbank Nazilli’nin tüm teknik ekibini , genel Md. dahil bunlara vererek tekstil fabrikatörü yaptı.

Bayar ayrıca , Adana’daki havuz zenginlerine bir de özel tek şubeli banka kurdurdu.

Asıl amaç da CHP’li bilinen İş B.’nı vurmaktı. Kurulan tek şubeli banka biricik şubesini Adana’da başka yer yokmuş gibi , birebir tam İş Bankası’nın karşısına açtı.

Bu bankada DP havuz zenginlerinin tamamı ortaktı. HACI Ömer’in gücü , bankada sadece % 7’lik bir ortaklık payına yetmiş , bu arada 5 oğlundan lise 2’den sonrasını okuyamamış oğlu Sakıp’ı bankaya memur olarak aldırmıştı. Banka’nın adı özel olarak seçilmişti.

ADANA KAYSERİ BANKASI.

Niçin ?

Çünkü Adana havuz zenginlerinin % 50 ‘si Kayseri’den Adana’ya gelenlerden seçilmişti. Kayseriler , para olayını koklamada , yahudileri bile çeşmeye su içirecem diye götürüp su içirmeden getirebilen insanlardı. Bayar’ın zengin etmek için yandaş aramaya Adana’ya geldiğini görünce hemen Havuza atlamıştı tüm Adana’ya kapağı atmış Kayserililer. O kadar ki Bayar’ı Adana’daki Otelleri’ne ( Erciyes Oteli ) götürüp işi sağlama almışlardı. Otel HACI Ömer’indi.

Türkiye o yıllardan başlıyarak gece , gündüz Kayseriler’e çalışmaya başladı.

Önce Adana Kayseri Bankası’ndaki Addanalılar’ı şutladılar. Sonra Kayseriler aralarında maç yapmaya başladılar. % 7’lik Sabancılar bankada kendileri gibi Kayserili olan diğerlerini ( bir biçimde !!! ) şutlayıp % 100 oldular , Adana’yı da banka adından öyle bir sildiler ki , banka artık AK BANK diye anılmaya başladı..

Akbank’ın ticari sicildeki adı halâ Adana Kayseri Bankası’dır.

Bu arada " bahçeye AT dikme " olayındaki , Kayseri usulü adam uyutma tezgâhına da dijital 1-2 klâvye darbesi atiiim ;

Dönemin Demokrat Partisi’nin parti amblemi şaha kalkmış beyaz renk koşu atı idi. Beyaz ; saflık , temizlik ve tabii " namusluluk " sembolü olduğu için at beyazdı. Yani , at , sadece at değildi. Tezgâh , at üstünden saf vatandaşa namusluyuz Allahıma tezgâhı açmaktı .

Halk gâvurca Demokrat , Demokrasi lâfını hiç tutmamış partiye kendi kafasına göre bir ad aramış bulmuştu ; Eee parti bayrağındaki atla Demokrat’taki atı imam nikâhıyla evlendirivermiş , Parti’nin halk söylemindeki adı DEMİR-KIR-AT.

Gerçekten ortada bir beyaz at vardı , bi de demokrat diye uyduruk bir ad.

Bu arada biti kanlanan tüp DP havuz haramileri evlerinin bahçesine , arabalarının kaportalarının önüne , AT dikme , koyma yarışına girmişti.

Bu arada ;

HACI Ömer’in Adana’daki Köşkü’nün de adı Atlı Köşk’tür Sevgili Arzu Türk. Peki Adana’daki Köşk’e o AT’ı nereden ayarlamış acaba HACI Sabancı.

Ayrıca , eksik anlatmışsınız o Emirgân Köşk hikâyesini.

HACI Ömer her İstanbul’a gelişte paraya kıyıp Hilton’da yatar.

Adana’da harami eğitimini tamamlayan her zengin ,mutlaka ve mutlaka Boğaz’da keşfe çıkar, sabah Hilton’da uyandıktan sonra.

Eğitimin ( ! ) tamamlandığının olmazsa olmaz belgesi Boğaz’da köşk , yalı ele geçirmektir . Boğaz’ı yatak odası veya helâsından göremiyen havuz zenginini Adana’da adamdan saymazlar. İsterse 10 tane kuyruklu Amerikan Mafya Şevrolet’i , Cadillac’ı bile olsa.

O ZAVALLI kadın aslında yemin billâh satmam ben burayı diyor. Ama , Kayserili HACI Ö. , belki yüz kez , kadına bir tebelleş oluyor bir tebelleş oluyor ki , kadın yeter lan diyip evi al lan beni rahat bırak diyor. Valla böyle.

Bi de , bugün " AT’LANMIŞ " o Köşkü , inanılmaz , o güne göre kelepir bir paraya aldı der, olayın yakın tanıkları. Hayatta asla bir kadın olarak o Boğaz Köşk veya yalılarında kimseyi komasın Yüce Allâhım. Vampirin biri olmasa bir başkası elinden alır orayı , gücü yetmez korumaya . En iyisi , uygun bir yaşta Beşiktaş , Üsküdar’da bir Cumbalı yere taşınıp NOSTALJI’yi orada sürdürmek.

HACI Ö. , ne tuhaf , yollarında kilometrelerce yol teptiği o köşkte değil , çok sevdiği Hilton’da " kalp krizinden " öldü.

Masraf olmasın diye Otel’e Doktor istemediği söylenir , Adana’da. Zenginin parası , züğürdün çenesi belki !!!

Bugün Sabancılar’ın Boğaz’da 20 civarında yalısı var.

Artık Yeni Türkiye böyle.

Vah HACI Ö. , bitane için neler çekmiş.

Ama olsun , roketin ilk fişeği ondan.

T.C. Burhan

Not. Birileri , biliyorum, bunları kıskançlıktan yazıyor , kendisi Boğaz işini çözemedi ya. Di’cek. Valla değil :))

DUYURU : YAZIŞMALARIMIZI DİLERSENİZ TWITTER ADRESLERİMİZDEN DE TAKİP EDEBİLİRSİNİZ !!!

Değerli Üyelerimiz & Takipçilerimiz;

4 adet TWITTER adresimiz bulunuyor.

Yazışmalarımız hem blog’larda hem de aynı anda twitter ve facebook adreslerinde yayınlanarak takipçilerimize ulaştırılıyor. Eğer dilerseniz yazışmalarımızı düzenli olarak TWITTER Adreslerimizden de takip edebilirsiniz.

LİNK : https://twitter.com/TC_OZEL_BURO

LİNK : https://twitter.com/TC_Istihbarat

LİNK : https://twitter.com/SpecialBureau

LİNK : https://twitter.com/AntiniKuntin

Saygılarımız sunar, mutlu paylaşımlar dileriz.

ÖZEL BÜRO

DUYURU : DAHA KAPSAMLI PAYLAŞIMLAR İÇİN LÜTFEN == SKYPE ADRESİNİZİ == BİZİMLE PA YLAŞIN /// TEŞEKKÜRLER

Değerli Üyelerimiz;

Sizlerle inter aktif iletişim kurarak eleştirilerinizi, önerilerinizi yada şikayetlerinizi anında bilmek ve bu çerçevede paylaşımlarımızı revize etmek istiyoruz.

Amacımız; daha kapsamlı, daha kaliteli, daha doğru ve içerik olarak ilginç yazıları, videoları ve dökümantasyonu sizlere çabucak ulaştırmaktır.

Bundan dolayı sizlerle sürekli irtibatta olmak isteriz.

Lütfen SKYPE ADRESİNİZİ bizimle paylaşın. Skype Adresimiz : Private.Post

Teşekkür eder, mutlu paylaşımlar dileriz.

KİTAP TAVSİYESİ : Memluklarda Ticaret

Batman Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, kıymetli hoşdaşım Yrd. Doç. Dr. Abdullah Mesut Ağır tarafından kaleme alınan "Memluklarda Ticaret" isimli eser neşredilmiştir.

Kendisini tebrik eder, söz konusu kitabın yararlar getirmesini temenni ederiz.

Dr. Kürşat Solak

Çanakkale

KİTAP TAVSİYESİ : “Rus-Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorunu 1915-1923 Sömürge Savaşı”

1568 gün devam eden Birinci Dünya Savaşında 35 devlet savaşa iştirak etti. Bu sömürge savaşında İtilaf Devletleri saflarında, Ermeniler ile Avusturalya ve Yeni Zelandalıların da dâhil olduğu 45 milyondan fazla insan seferber edildi. İttifak Devletleri ise yaklaşık 25 milyon insanı seferber edebilmişlerdi. Savaş sonunda Osmanlı, Rus, Alman ve Avusturya-Macaristan İmparatorlukları tarih sahnesinden silindiler. Ölü ve yaralı olarak 20 milyon kayıp verildi. 8 milyon kişi esir düştü. Sömürge savaşının tüm maliyetinin yaklaşık olarak 186 ile 260 milyar dolar arasında olduğu ileri sürülmektedir.

Sömürge Savaşının başladığı 1914 yılı Avrupalılara göre "hasta adamın" yani Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden silinmesi için yapılan planların ve kurguların yoğunlaştığı bir yıl olmuştur. Şüphesiz hastanın mirasını paylaşma derdindeki sömürgeci Batılı güçlerin, Türkiye üzerindeki proje ve emellerini gerçekleştirebilmeleri için "hastaya" son darbeyi vuracak yardımcı "iç güçlere" ihtiyaçları vardı. İşte bu yüzden sömürgeci güçlerin ulusal çıkarlarına hizmet ederek "hastaya" son darbeyi vuracak "bir yakın" aranıyordu. Bu yakını bulmakta da gecikmediler. Osmanlı Devleti’ni içeriden hançerleyecek müttefik olarak "Osmanlı Ermenilerini" gördüler. Ermeniler ise uzun bir süredir hayal ettikleri – en azından – özerk bir devlete kavuşmak için bu rolü kendileri için uygun buldular.

Birinci Dünya Savaşının başlaması Ermeni ileri gelenlerince kaçırılmaması gereken "tarihi bir fırsat ve an" olarak görülmüştü. Yüzyıllar boyunca kendisine kucak açmış bir topluma ve devlete başkaldıran çeteleri bünyesinde toplayan Taşnaksutyun Partisi mensupları, Osmanlı Devleti’nin parçalanması için ellerinden geldiğince savaş döneminde her yola başvurarak, bir türlü ölmeyen "Hasta adamı" cerrahî yöntemlerle tarihin dışına atmak için "son neşteri vurma" rolünü kendilerine yakıştırdılar ve bu uğurda Çarlık Rusyası ile Batılı sömürgeci devletlere hizmet etmek için ellerinden geleni yaptılar.

"Elinizdeki bu kitap kendi ülkesi Osmanlıya ihanet eden Ermeni birlikleri ve çeteleri ile Ruslar arasındaki organik ilişkiyi belgelere dayanarak açıkça ortaya koymaktadır. Gerçeği ve sadece gerçeği öğrenmek ve tarihin olayları karşısında doğru bir noktada hakka şahitlik etmek isteyen vicdan sahibi okuyucuya sunulmuş değerli bir hazinedir."

1568 gün devam eden Birinci Dünya Savaşında 35 devlet savaşa iştirak etti. Bu sömürge savaşında İtilaf Devletleri saflarında, Ermeniler ile Avusturalya ve Yeni Zelandalıların da dâhil olduğu 45 milyondan fazla insan seferber edildi. İttifak Devletleri ise yaklaşık 25 milyon insanı seferber edebilmişlerdi. Savaş sonunda Osmanlı, Rus, Alman ve Avusturya-Macaristan İmparatorlukları tarih sahnesinden silindiler. Ölü ve yaralı olarak 20 milyon kayıp verildi. 8 milyon kişi esir düştü. Sömürge savaşının tüm maliyetinin yaklaşık olarak 186 ile 260 milyar dolar arasında olduğu ileri sürülmektedir.

Sömürge Savaşının başladığı 1914 yılı Avrupalılara göre "hasta adamın" yani Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesinden silinmesi için yapılan planların ve kurguların yoğunlaştığı bir yıl olmuştur. Şüphesiz hastanın mirasını paylaşma derdindeki sömürgeci Batılı güçlerin, Türkiye üzerindeki proje ve emellerini gerçekleştirebilmeleri için "hastaya" son darbeyi vuracak yardımcı "iç güçlere" ihtiyaçları vardı. İşte bu yüzden sömürgeci güçlerin ulusal çıkarlarına hizmet ederek "hastaya" son darbeyi vuracak "bir yakın" aranıyordu. Bu yakını bulmakta da gecikmediler. Osmanlı Devleti’ni içeriden hançerleyecek müttefik olarak "Osmanlı Ermenilerini" gördüler. Ermeniler ise uzun bir süredir hayal ettikleri – en azından – özerk bir devlete kavuşmak için bu rolü kendileri için uygun buldular.

Birinci Dünya Savaşının başlaması Ermeni ileri gelenlerince kaçırılmaması gereken "tarihi bir fırsat ve an" olarak görülmüştü. Yüzyıllar boyunca kendisine kucak açmış bir topluma ve devlete başkaldıran çeteleri bünyesinde toplayan Taşnaksutyun Partisi mensupları, Osmanlı Devleti’nin parçalanması için ellerinden geldiğince savaş döneminde her yola başvurarak, bir türlü ölmeyen "Hasta adamı" cerrahî yöntemlerle tarihin dışına atmak için "son neşteri vurma" rolünü kendilerine yakıştırdılar ve bu uğurda Çarlık Rusyası ile Batılı sömürgeci devletlere hizmet etmek için ellerinden geleni yaptılar.

SİBER GÜVENLİK DOSYASI : Rusya ve Çin, siber güvenlik anlaşması imzaladı

400165014033400279.jpg

Dünyanın en güçlü ülkelerinden Rusya ve Çin, siber güvenlik konusunda el sıkıştı. The Wall Street Journal’da yer alan bilgilere göre iki ülke, birbirine siber saldırıda bulunmayacak ve internet güvenliği üzerine birlikte hareket edecek. Oluşabilecek tehditlere karşı birbirlerini bilgilendirecek ve çözüm bulmaya çalışacaklar.

Rus yetkililer, Çin ile yapılan bu anlaşmanın Doğu’ya yönelik çok önemli bir adım olduğunu bildiriyor ve bu büyük ortaklığın diğer ülkeler için de emsal teşkil edeceğini düşünüyor. Ayrıca bu anlaşma neticesinde internet teknolojileri ve yönetimi konusunda da işbirlikleri yapılarak daha verimli bir ortam oluşturulmaya çalışılacak.

Baktığımızda, son yıllarda birçok büyük siber saldırı haberiyle karşılaştık. Teknoloji firmalarından devlet yönetimlerine kadar birçok yerin hack’lendiği ve gizlice dinlendiği ortaya çıkmıştı. Ve tabii ki Edward Snowden’ın özel hayatın gizliliğinin nasıl ihlal edildiğini belirttiği açıklamaları da özellikle Amerika’yı zor durumda bırakmıştı. Teknoloji geliştikçe getirileri olduğu gibi tehlikeleri de bir yandan büyüyor diyebiliriz…

KİTAP TAVSİYESİ : XV-XVII. Yüzyıl Osmanlı Kaynaklarında Yıldırım Bayezid ve Timur Algısı

Araştırmacı-Yazar Tarkan Suçıkar’ın Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi’nde, Prof. Dr. Fahameddin Başar danışmanlığında hazırlamış olduğu XV-XVII. Yüzyıl Osmanlı Kaynaklarında Yıldırım Bayezid ve Timur Algısı başlıklı Yüksek Lisans tezi, Kripto Yayınları tarafından okuyucu ile buluşturulmuştur.

Bilginize arz olunur.

Said NOHUT
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Doktora Öğrencisi

Yayınevi link : http://www.kriptokitaplar.com/index.php?route=product/product&product_id=161

Suçıkar’ın uzun yıllar üzerinde çalıştığı bir alanda kaleme aldığı eserin arka kapak yazısından:

Emir Timur ve Yıldırım Bayezid, tarihin ve kaderin birbirinden ayrılmayacak şekilde birleştirdiği iki rakip Türk Hükümdarı… Her ikisinin de bilinmeyeni, bilineninden oldukça fazla…

Bir tarafta “Türk’ün başbuğuyuz…” diyen Emir Timur…

Diğer tarafta “Ben dünyaya silah taşımak için doğmuşumdur.” diyen Yıldırım Bayezid…

Sonuçta Türk tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan Ankara Savaşı’yla Osmanlı’yı Fetret Devrine sürükleyen siyasi gelişmelerin yaşanması ve en önemlisi yüzyıllardır haklarında emin olunamayan bilgilerle dolu kocaman bir Timur ve Yıldırım Bayezid algısı.

• Timur’un bir sıra taş ve bir sıra baştan inşa ettiği duvar nerededir?

• Ömrü boyunca hiç yenilmeyen Timur ordularını durduran tek şey neydi?

• Yıldırım Bayezid içki içer miydi?

• Yıldırım Bayezid kafese kapatıldı mı? İntihar etti mi?

• Timur, Yezid’in mezarını nasıl yok etti?

• Yıldırım Bayezid’in sünnet düğününde Kur’an ayeti nasıl canlandırıldı?

• Timur ve Nasreddin Hoca hiç karşılaştı mı?

• Anadolu’da Timur’u azarlayan şeyh kimdir?

• IV. Murad Yıldırım Bayezid’in sandukasına neden tekme attı?

• Timur’un “Sivas kadıcığı” ve “Çerkes oğlancığı” diye aşağıladığı Türk hükümdarları kimlerdi?

• Hızır (A.S.) Timur ordusunda göründü iddiasının aslı nedir?

• Yıldırım Bayezid’e Ankara Savaşı’ndan önce askerin sunduğu balın sırrı neydi?

• Şehzade Yakub’un idamı ilk kardeş katli midir?

• Yıldırım Bayezid bir eve doldurduğu kadıları neden yaktırmak istedi?

• Yıldırım Bayezid’in Emir Sultan’ı öldürme emri verdiği doğru mudur?

• Yıldırım Bayezid devrinde sarayda Hürrem ve Kösem Sultanlar kadar etkili olan kadın kimdi?

• Timur küpe takar mıydı?

Bunlar ve benzeri birçok sorunun cevabını Osmanlı, Bizans, Timurlu, Arap, Ermeni ve Batı kaynaklarının taranmasıyla hazırlanan bu çalışmada bulacaksınız. Dönemin kaynaklarını ve müelliflerini tanıyacak, olayları nasıl ve ne şekilde algıladıkları göreceksiniz. Yıldırım Bayezid ve Timur hakkında esas kaynakların neyi, nasıl ve neden söylediklerine şahit olacaksınız.

DUYURU /// Uzak Ülkelerin Uzayan Savaşı : Çanakkale 1915 SEMİNER İ /// 26.05.2015

Değerli Üyeler,

İstanbul Üniversitesi Tarih Araştırma Merkezi’nin düzenlediği “Uzak Ülkelerin Uzayan Savaşı: Çanakkale 1915″ adlı uluslararası seminer 26 Mayıs 2015 günü İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kurul Odası‘nda gerçekleştirilecektir.

İlgilenenler seminer programına aşağıdaki linkten ulaşabilirler.

LİNK : http://edebiyat.istanbul.edu.tr/tarihmerkezi/?p=7348

Saygılarımla

Mustafa TANRIVERDİ