Günlük arşivler: Şubat 17, 2014

MK ULTRA PROJECTS /// VİDEO /// Magnus Olsson : Nano-Brain-Implant Technologies and Artificial Intelligence

VİDEO LİNK :

DEKORASYON DÜNYASI : Güneye İnme Hayali Olanlara ”Burası Benim O lsun” Dedirten Ev

Emeklilikte ufak bir arsa içine de güzel bir çiftlik evi isteyen herkesin (yani hepimizin) ilgisini çekecek bir şeyler göstereceğiz bugün size.

İtiraf edin hangimiz belli bir yaştan sonra…

Greenville Barn Home-14

Şehir hayatından elimizi eteğimizi çekip de…

Greenville Barn Home

Doğayla iç içe bir hayat kurmak istemiyoruz?

Greenville Barn Home-13

Ege’ye inenler mi, Toroslar’a çıkanlar mı ararsınız artık

Greenville Barn Home-2

Şayet metruk bir bağ/dağ evi görürseniz oralarda…

Greenville Barn Home-12

Bu yenileme hepimize örnek olsun diye paylaşıyoruz

Greenville Barn Home-3

Resimlerini gördüğünüz ev ilk olarak…

Greenville Barn Home-11

1840′lı yıllarda inşa edilmiş

Greenville Barn Home-4

Evin klasik tasarımında yer alan öğelere…

Greenville Barn Home-10

Restorasyon esnasında da sadık kalınmış

HDRtist Pro Rendering - http://www.ohanaware.com/hdrtistpro/

Umuyoruz ki bu çalışma bize de ilham verir…

Greenville Barn Home-9

Ve huzurla yaşayacağımız bağ evlerimiz olur bir gün

Greenville Barn Home-6

‘Ben yapılmışıyla ilgileniyorum’ diyenleri şöyle alalım

Greenville Barn Home-8

Kalanlarla kendi yapacağımız evleri hayale devam edelim

Greenville Barn Home-7

MİZAH : Bu Hafta da Spora Başlamayacağınızın 27 Kanıtı

Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Aramızdan kaç kişi vücudundan tam anlamıyla memnun? Günde kaç kere yavaş yavaş kendini göstermeye başlamış olan o göbeği iki parmağımızla sıkıştırıyoruz? Evet son zamanlarda biraz kilo almaya başladınız biliyoruz ve evet spora başlamak gibi bir niyetiniz de var.

Size kötü bir haberimiz var. O spora muhtemelen birçoğumuz gibi siz de başlamayacaksınız. Hiç hayal kırıklığı ve biraz da hırsla “Neden başlamayacakmışım canım!?” diye sormayın. Aşağıdaki listemizdeki bahanelerin bir ya da birden fazlasına sahipseniz pek haksız sayılmayız.

Umarız yanılırız ve hep birlikte o malum fazlalıklardan kurtuluruz.

Günlerden pazartesi değildir

gunlerden-pazartesi-degildir

Zaten o gün çok yürüyüş yapılmıştır

o-gun-yurumussunuzdur

Saat zaten artık çok geç olmuştur

saat-gec-olmustur-1

Fazla mesaiye kalmışsındır

fazla-mesai

O gün zaten salata yenilmiştir

salata-yemissinizdir

Hava çok sıcaktır…

hava-cok-sicaktir

Ya da hava çok soğuktur

hava-cok-soguktur

Tüm gün temizlik yapılmıştır

o-gun-temizlik-yapilmistir

Eş dost akşama ziyafet hazırlamıştır

ziyafet-hazirligi-vardir

Akşama misafir vardır

aksama-misafir-vardir

Akşama arkadaşlarla içilecektir

arkadaslarla-icilecektir

Ertesi gün vize ya da final vardır ders çalışmak varken spor mu yapılır

gecemeyecegin-vize-final

Spor salonundaki adamlar sizin kaldırdığınızın on katı ağırlık kaldırıyordur

sizden-fazla-agirlik-kaldiriyordur1

Ağırlık kaldırırken sizinle göz teması kurmaya çalışan adam sizi gıcık ediyordur

Spor yapmaya hiç ihtiyacı olmayıp “sıkılaşmaya” gelen bayanların yanında spor yapmak size koyuyordur

Three women doing sit-ups on exercise balls in gym

Spor salonuna kız gelmiyordur

Spor yaparken giyecek bir şeyiniz kalmamıştır

giyecek-birsey-kalmamistir

Günlerden “Her yerim şiş şiş” günüdür

gunlerden-her-yerim-sis-gunudur

Spor salonunda size sorulan sorulardan bıkmışsınızdır

size-sorulan-sorulardan-sikilmissinizdir

Spor hocalarının aşırı samimiyeti sizi bıktırmıştır

egitmenlerin-asiri-samimiyeti

Zaten yaşınıza göre gayet formdasınızdır

yasiniza-gore-formdasinizdir

O gün biriyle tartışılmıştır

o-gun-biriyle-tartismissinizdir

O gün alışveriş merkezinde her mağazada %50’ye varan indirimler vardır

yuzde-50-indirim-vardir

Evdeki o patlak ampulün değişmesinin vakti gelmiştir

patlak-ampulun-degisme-vakti

O gün 14 Mart Tıp Bayramı’dır

tip-bayramidir

Apartmanın kedisi boncuk o gün kaybolmuştur

apartmanin-kedisi-kaybolmustur

Amaaan zaten battı balık yan gitmiştir

batti-balik-yan-gitmistir

Sizi seven böyle sevsindir

sizi-seven-boyle-sevsindir

MİZAH : Aşkınızın Kıvamını Belli Eden 27 Sevgi Sözcüğü

Sevmek sevilmek herkesin hakkı. Ama bu hak öyle istihkak gibi dağıtılan bir hak değildir. Az biraz nasip kısmet, az biraz şans işi. Hele bir de ayakkabı kutunuz varsa hak hukuk, hudut tanımadan yaşarsınız aşkı. Ancak gönül sevince nasıl ferman dinlemez ise, dile de söz geçiremez oluyor. Bulduk bir sevgili ne diyeceğiz biz şimdi buna? Hani Nalan’ın eski bir şarkısı vardır “Canım mı desem, sana aşkım mı desem, ne desem az geliyor sana dayanamıyorum…” misali bir hal alır durumunuz. Herkesin illa kendi arasında kullandığı bir sesleniş vardır. Bir nevi şifredir bu. Öyle ki gün olur “Bana artık canım demiyorsun…” der üzgün surat yollar yarimiz. Gün olur “Amanın bana ismimle hitap etti!” der şoklara girer, “E ne diyecektik kuçu kuçu mu diyecektik?” diye düşünmeyeceksin orada vatandaş. Henüz sevgilinize bir kulp takamadıysanız buyrun seçin beğenin alın kullanın hayrını görün.

Not: Görsellerdeki ‘muhteşemlik’ sözcüklerdeki ‘muhteşemlikle’ doğru orantılıdır.

Şefkatli bünyeler için: Yavrum

Aglama-Yavrum-burhan-cacan-1986-otukenim.com-da-yesilcam-filmleri-izle
Yaş farkı da varsa eğer, ideal bir kelimedir “yavrum”. Sıcacık yapar kalpleri şöyle bir omzuna kolu atıp da “Yavrum” diyen diyebilen bilir tadını. Henüz dile getirmemişseniz deneyin bak çok başka bir lezzeti var damaklarda.

Klasikten vazgeçmeyenler için: Aşkım

askm
Kimisi için tek kelimede tamamdır her şey. Aşksa adı, aşkımsın işte ötesi yok. Temiz, düz ve net. Yalnız bu kelime Kezban ağzında “Aşgaaaaaaam” şeklinde ulama yapar, o boyutlara getirmemeye özen göstermek lazım.

Fantazi yan sanayi ürünü: Aşkitom

askitom
İlk duyduğunuzda sempatik gelebilir ama büyüklerin yanında, halk arasında yüz kızartabilir “Aşkitom”. Özel anlarda kıvamında kullanmak güzel olur. Bununla birlikte “Aşkolatam” , “Aşkonellam”, “Aşköküm” falan da eşantiyon olarak sunulabilir.

Erkeğiyle gurur duyanlara: Aslanım

aslan
Aslan ama ne aslan, evde süt dökmüş kedi, dışarıda canavar. Her erkek biraz kendine, biraz yarine aslandır ya işte ne yaparsın. Buluşmaya iki dakika geç geldi diye üç onluk delikanlıyı pıstır sen köşeye, ondan sonra “Aslanım” de. Bekleme bacım kükremez o aslan, Serengeti’ye staja gönder sen onu.

Yüzüne bakmaya doyamayanlara: Ay yüzlüm

ayyuz
Kimi yar olur cidden yüzü böyle dolunay gibi parlar içiniz açılır ya işte o yare yakışır bu kelam. Tabii zevkler ve renkler tartışılmaz.

Arıcılık geçmişi olanlara: Balım

armbalmpetem
Hangi çiçekten hangi çiçeğe kondun diye sormazlar mı adama “Balım” deyince? Abartır kimisi de arısına, peteğine, kovanına, arı sütüne kadar sıralar. Nedir bu bal aşkı, üç kavanozu yüz değil, seksen değil, elli liraya mıdır nedir?

Kreş kuracaklara: Bebeğim

bebem
Bizim bir arkadaş vardı, sizden çapkın, sizden sevgi pıtırcığı olmasın her sevgilisine “Bebeğim” derdi. Sanırsın kreş açmış vatandaş, gelenin gidenin beşiğini sallıyor. Tamam güzel, bebek tatlı bir şeydir sevilesi bir şeydir de sevgiliyi bir defa bebek gözüyle gördükten sonra o dudaklar nasıl varır French Kiss’lere? “Hani senin bebeğindim?” derler sonra adama olur olmadık bir anda, kalakalırsın. Haftada bir kereden fazla bebeğim demek yari bozar. Demedi demeyin.

Taşı gediğine koyanlara: Birtanem

birtanem
Al işte bak tertemiz, abartısız, niyeti belli eden ne güzel bir kelam. “Birtanem” yahu ötesi yok. İki tane olacak hali de yok elbet. Teksin, benimsin… Bitti. Söyleyene de söyletene de helal olsun.

Candan geçen Canan’dan geçemeyenlere: Canım

ne-baktin-canim_2662
Güzeldir, nettir. Bir canımız var o da sensin. Bitti gitti, ötesi yok, daha da iltifat bekleme bu dudaklardan.

Manasızlaştırmayı sevenlere: Can Tanem(?)

cantanem
Can tanem nedir arkadaş? Can’la başladın mı o kelimeyi Canım diye bitirdin bitirdin, öyle adama aşkın meşkin ortasında dolaylı tümleç üretmeyin. Can tane tane olan bir şey midir? Velev ki öyle olsun, koskoca salkımdan bir tanecik taneyi mi reva gördün be hey zalım yar? Bırak yer verme kalbinde, biz ayakta da gideriz…

Allah’ına kadar sevenlere: Delalım

bendemistimkapak
Sevgilim manasına gelir Delalım, öyle diyorlar… Ama ağza öyle bir oturuyor ki bu kelam. Yani bunu dedin mi bitmiştir. Nikah bassan o yare bu kadar iz bırakmaz yani. Öyle bir tok, öyle bir sağlam bir söz. Aşkın mührü mübarek.

Başı bitten kurtulmayanlara: Belalım

Mahsun-Kirmizigul-Belalim-6c152b_player
Delasını bilemeyiz tabii de belası fena olur yarin. Göz koymuş olanı olur, ailesi belalı olanı olur, beşik kertmesi olanı olur, ince hastalığı olan olur… Sevdi ya gönül bırakamazsın da. Belasını melasını artık baldıran zehri içer gibi (ki Baldıran Hatay’da bir köy adıdır bu bilgiyi de bir kenara yazıverin) içip aşka kucak açarsın. Allah kazadan beladan korusun efendim.

Adamına gaz vermeyi bilene: Delikanlım

2zhh5jq
Ben ne diyeyim. Yıldız abla bile açıklayamamış; kalbi duraksız haykırışlarda, ne yapsa ayrılamaz ondan asla, delikanlısı ya ötesi yok. Er kişiye seslen böyle, tek başına gitsin Kolombiya uyuşturucu çetelerini çökertsin gelsin.

Botanik kıvamda sevenlere: Gülüm

gulum
Öyle her çiçeğin adını veremezsin yare. “Devetabanım” olmaz, “Zambağım” olmaz, “Kasımpatım” olmaz. Diyeceksen gülüm diyeceksin. Aşkın sembolü değil mi gül? E o zaman ne dolaşıyorsun seralarda, bahçelerde. Yapıştır gitsin.

İnanmışlara: Kaderim

kaderim
Kader kısmet tabii sevmet sevilmek. Bilemezsin nereden çıkıvereceğini. Ama önemli olan yari kaderin bir cilvesi olarak görmeyip, kaderinizin bir parçası yapmaktır. Muadili olarak “Alınyazım” da yerli yerinde gider burada. Libidosu düşük bir kelam olmakla birlikte dini bayramlarda, kandillerde falan zikredildiğinde sevgilinizde bir huşu etkisi bırakacağı kesindir.

Ahretlik sevenlere: Meleğim

meleeem
Ölümden öte köy yok ya hani, artık kaderden girdin mi durmayacaksın. Namazım, niyazım, ezanım, kıblem, meleğim… Yapıştır gitsin. Melek iyilik timsalidir tabii zihinlerde, orada yarin saflığına temizliğine bir vurgu var. Nazar’ı dikkatini oraya çekmek lazım yarin.

Ruh güzelliğine önem verenlere: Ruhum

otkljd
Artık girdik ya bir kere öte dünyalardan mevzuya, çıkmak da mümkün olmuyor. Bir insanın ruhu her şeyidir, yoksa bu bedeni sıyır at köşeye kendi ütüsünü bile yapamaz. Ruh önemli bir maneviyat. Yarin ruhumuz olması da bir o kadar özel bir tanımlama. Gece belli bir saatten sonra söylenmesi tedirginlik uyandırabilir, yerli yersiz kullanmamakta fayda vardır.

Çelenk yaptıramayanlara: Çiçeğim

sevdaacicegimkopya
Çok türleri vardır bu çiçeklerin. Sevda çiçeği, kır çiçeği, çöl çiçeği… Uzar gider. Tabii çiçek bir güzellik sembolü, kadına yakışır. Erkek de “bal alabilen” yapısı gereği arıya yakın bir mahlukat… Yakışır. Uygundur. Sık sık kullanın.

Açık ve net olanlara: Sevgilim

sevgilim
Lafı uzatmaya ne gerek var değil mi? Sevgilimsin işte daha ne edebiyat parçalayayım sana?

Yüzyılı muhteşem geçirenlere: Sultanım

sultann
Monarşi yıkılalı uzun zaman oldu elbet ama tutup da yare; başbakanım, meclis başkanım, liderim diyemezsin. Her gönlün bir sultanı olur elbet. Taht, makam işi değil sevmek en nihayetinde. Rütbesini bilecek her yar.

Glikoz ihtiyacı olanlara: Şekerim

seker
Çok cici bir söylem gibi gelse de, içinde de garip bir iticilik barındırmakta. Hani böyle gönül eğlencesi hissiyatı verebilir, dikkatli kullanmakta fayda var.

Tatlı yiyip tatlı konuşanlara: Tatlım

6270_1
İlla ağzımız tatlanacaksa arkadaş, dilinizi korkak alıştırmayın hakkını verin aşkın meşkin. Tatlım dedin bitti orada, amaç belli net temiz. Sadri Baba’yla Hale abla arasında pek de tatlı bir münasebet olmadığı bakışlardan anlaşılmakla beraber, buzları eritmeye birebirdir bu kelam.

Fatality çekmeyi bilenlere: Helalim

helalimsin
Aşkın bir nevi “aduket”idir “Helalim”. Bir de alna öpücüğü kondurdun mu tamamdır. O yari artık çeyiz niyetine kaldır kerevetin arasına koy. Gerdek gecesine kadar kutsal emanet gibi naftalinlerin arasında sakla. Libidoyu feda etmek uğruna nikah masası garantili bu kelamı da aşk namına sıkacak son bir kurşunu kalmışlara öneriyoruz.

Sevimliliği elden bırakmayanlara: Tontiş

tonti
“Milletin itine köpeğine taktığı isimden sevgi kelamı mı olur?” demeyin olduranlar var. Sevimlidir bu tip insanlar, sana çomar der mel mel bakarsın, karakaçan der gülersin, artık petshop mu kurarsınız böylesiyle ne yaparsınız size kalmış.

Hayvan sevgisi ağır basanlara: Minnoş

yasar-okuyan-ve-kedisi-minnos
Yar mini mini bir şey olsa da olmasa da kediyi andırır bazen. Tutamazsın kendini çıkıverir ağzından. Hor görmemek lazım çocukluğunda hayvanlardan öte yareni olmamış zat’ı muhteremler için en kutsal aşk kelamıdır bunlar. Minnoş diyorsa bilin ki vermiştir size, kalbini yani. Allah yanlış anlaşılmalardan ırak eylesin.

Günde üç kere tok karnına: Yarim

yarim
Yar öyle güzel bir kelam ki. Hem yandaş olan hem de uçurum demek aslında… Aşk gibi değil mi? Ağız dolusu söyleyesi geliyor insanın. Boca edesi geliyor sevdiceğin üstüne “yar yar yar” diyerekten. Tabii burada Can-Kan şarkısının o lanet nakaratından söz etmiyor, Barış Akarsu’yu da rahmetle anıyoruz.

Göbekten zeytin yiyenlere: Kara Biberim

gulumbenim
Serdar Ortaç’sız aşktan meşkten bahsetmek olur mu hiç? O ki manası maksadını aşmış(!) dizeleriyle kaç sevdaya can vermiş insan. O ki “Yaralı müzesi” tabiriyle aşkın camekanını tuz buz etmiş yüce şahsiyet. Onun da elbette yüreğinin avcısına söyleyeceği bir kelamı vardır. Ne midir? Kara biberim’dir…

Peki siz nasıl sesleniyorsunuz sevdiceğinize? Aşka sevgiye boğun bizi yorumlarınızla. Hepinizi çok seviyoruz beyaz orkidelerimiz!

BASKETBOL DOSYASI /// 15 Maddede Basketbolun İsa’sı : Michael Jo rdan

Tüm zamanlarda NBA’in en iyi basketbolcusu kabul edilen ve NBA’in dünya çapında büyük ilgi görmesini tek başına sağlamayı başaran Michael Jordan, Brooklyn’de (New York) 1963 yılında bugün doğdu.

Dünyada Hazreti İsa’dan sonra en fazla tanınan insan olan ve oynadığı basketbola uygun bir şekilde ‘Majesteleri’ (the Majesty) lakabıyla anılan Jordan’ın başarılarla dolu kariyerinde bir yolculuğa çıkıyoruz şimdi.

Üç spor arasından basketbolu seçti

Ailesi, o daha çok küçükken, daha sonraki yıllarda üniversiteyi okuyacağı North Carolina’ya taşındı. Michael Jordan burada devam ettiği Emsley A. Laney Lisesi’nde beyzbol, Amerikan futbolu ve basketbol oynadı. O sırada 1.80 m. olan boyu kısa bulunduğu için lise basketbol takımına alınmayan Jordan o yaz 10 cm. uzadı ve 25 sayı ortalaması ile tamamlayacağı takımda kendine yer buldu.

NCAA şampiyonluğunu getiren basket Jordan’dan

1981 yılında spor bursu kazanarak başladığı North Carolina Üniversitesi’ni üç yılda yakaladığı 17,7 sayı ve 5 ribaund ortalaması ile tamamladı. 1982’de takımına NCAA şampiyonluğunu getiren basketi, daha sonra yıllarca mücadele edeceği Patrick Ewing’in takımı Georgetown Hoyas’a karşı attı. ‘Majesteleri’ daha sonraki yıllarda verdiği röportajlarda bu sayının basketbol kariyeri için çok önemli bir dönüm noktası olduğunu hep dile getirdi.

NBA tarihini değiştiren seçim

1984 Los Angeles Olimpiyatları’nı altın madalya ile tamamlayan ve hemen ardından erken profesyonel olma kararı alan Jordan, 1984 draftında Chicago Bulls tarafından 3. sırada seçildi. Aynı yıl Houston Rockets tarafından 1. sırada seçilen Hakeem Olajuwon, Michael Jordan’ın basketbola ara verdiği iki yıl da şampiyonluk yüzüğü takabilirken, Portland Trail Blazers’ın 2. sırada seçtiği Sam Bowie sadece “Jordan’dan önce seçilen adam” olarak ün yaptı.

”Yılın Çaylağı’ Air Jordan

NBA kariyerine son derece hızlı bir giriş yapan Michael Jordan, “Yılın Çaylağı” seçildiği ilk sezonunu 28,2 sayı ortalamasıyla, Bernard King ve Larry Bird’ün arkasından 3. sırada tamamladı. Jordan aynı sezon 6,5 ribaund ve 5,9 asist ortalamasını da yakaladı. Çaylak Majesteleri bu kadar başarılı bir sezon geçirmesine rağmen, takımının play-off’ların ilk turunda dört maç sonunda Milwaukee Bucks’a elenmesini engelleyemedi. Aynı yıl Nike, “Air Jordan” modellerini çıkararak önemli bir yatırıma ve pazarlama zaferine imza attı.

”The Shot”

Jordan 1988-89 sezonunu 32,5 sayı, 8,0 asist ve 8,0 ribaund gibi inanılması güç rakamlarla tamamladı. Ancak ‘Majesteleri’ bu sezonun en unutulmaz anlarından birine play-off’larda Cleveland Cavaliers’a karşı bulduğu son saniye basketi ile imza attı. Bu atış basketbol literatürüne “The Shot” olarak geçti.

Önce ‘Bad Boys’ sonra ‘Majesteleri’

Bulls, Jordan’la birlikte yükselişe geçmesine rağmen, üç yıl üst üste konferans finallerinde ‘Bad Boys’ olarak bilinen Detroit Pistons’a elenmekten kurtulamadı. Önce konferans finalinde 4-0’la Isiah Thomas önderliğindeki ‘Bad Boys’u, daha sonra da 4-1’le yıldızı Magic Johnson’la harikalar yaratan Los Angeles Lakers’ı yenen Michael Jordan ve arkadaşları 1991 yılında bu seriye son verdi.

Üst üste üç şampiyonluk

Michael Jordan, Scottie Pippen, Horace Grant gibi önemli yıldızlara sahip olan Chicago Bulls, 1992’de Clyde Drexler’lı Portland Trail Blazers’ı, 1993’te ise Charles Barkley’li Phoenix Suns’ı aynı skorla 4-2 devirerek üst üste üç şampiyonluk elde etti. Tabii bu başarıların başrolünde hep Majesteleri vardı…
Jordan, 1993 şampiyonluğunu getiren altı maçlık seride Suns’a karşı 41,0 sayı ortalaması ile oynayarak, o yüzüğü ne kadar istediğini herkese bir kere daha gösterdi.

Gerçek Dream Team

‘Majesteleri’ bu üç şampiyonluğun arasında bir de Olimpiyat altını almayı ihmal etmedi. Pek çok otoriteye göre tüm zamanların en iyi kadrosu olarak kabul edilen, Michael Jordan’ın yanı sıra Magic Johnson, Larry Bird, Charles Barkley, Patrick Ewing, Karl Malone, Clyde Drexler gibi yıldızların mücadele ettiği Dream Team (Rüya Takım), 1992 Barselona Olimpiyatları’nda şanını yakışır bir performans ortaya koydu.

Beyzbol yılları

Başarılarla geçen bu yıllar acı bir olayla son buldu. Michael Jordan’ın idolü olarak gördüğü babası bir silahlı soygun sırasında öldürülmüştü. Bu olayla sarsılan Jordan Bulls’a ve aktif basketbola veda etti.
Bu dönemde çocukluğundan beri en büyük hayallerinden biri olan beyzbol ile ilgilenen Jordan, Birmingham Barons forması ile profesyonel beyzbol oynadı. Bu sporda basketboldaki başarısının yanına yaklaşamayan Jordan, 1994-95 sezonun sonlarına doğru basketbola geri döndü. Basın toplantısındaki mesajı kısa ve netti; “I’m back” (Geri döndüm).

Rekorla geri dönüş

Çimlerden parkelere dönen Majesteleri bıraktığı yerden devam etti. Scottie Pippen’la yakaladığı ikili uyuma, ligin ribaund canavarı Dennis Rodman da eklenince Bulls, 82 normal sezon maçının 72’sini kazanarak hâlâ kırılamayan bir rekora imza attı.
Jordan aynı yıl normal sezon, play-off ve all-star MVP ödüllerini kazanarak Willis Reed’ten sonra bunu başaran ikinci oyuncu oldu.

İkinci şampiyonluk serisi

Bulls, Jordan önderliğinde 1996’da Seattle Supersonics’i daha sonraki iki yıl da Utah Jazz’ı aynı skorla 4-2 yenerek 1990’ların ikinci yarısına damgasını vurdu.
NBA tarihinin en iyi ikililerinden Karl Malone ve John Stockton’ın elinden iki yıl üst üste şampiyonluğu alan Jordan’ın 1998 şampiyonluğunu getiren top çalması ve Bryon Russell’ın üzerinden attığı basket ‘Majesteleri’nin ‘winner’ ruhunu ortaya koyuyordu.

Beyazperdede Air Jordan

1990 yılında “Kenny Rogers Classic Weekend” ve “Almost Live” ile televizyonlara konuk olan ‘Majesteleri’, 1996’da “Space Jam” ile beyazperdeye de teşrif etti. Buggs Bunny ile başrolü paylaşan Jordan’a Larry Bird, Patrick Ewing, Charles Barkley gibi önemli NBA yıldızları da eşlik etti.

İkinci emeklilik ve Wizards yılları

1998 şampiyonluğunun ardından koç Phil Jackson’ın ve Dennis Rodman’ın kontratlarının bitmesi, Scottie Pippen’ın da takımdan ayrılmak istemesi, artık 35 yaşına gelen Jordan’ın emeklilik kararı vermesinde etkili oldu. Ancak iki yıl basketboldan uzak kalabilen Jordan, 2000 yılında hissedarı olduğu Washington Wizards’ta 2001-2003 yılları arasında toplam 142 maça çıktı.

Basketbol seyircisi Jordan

Basketbol seyircisi Jordan
Altı şampiyonluk yüzüğü takan, 10 defa sayı kralı olan, beş kere NBA ve altı kere de NBA finalleri MVP’si seçilen, iki Olimpiyat altını sahibi, tüm zamanların en fazla sayı atan 3. oyuncusu Michael Jordan, NBA takımlarından Charlotte Bobcats’in sahibi olarak yine basketbolla iç içe bir emeklilik yaşıyor.

Jordan fan bonusu: Best of 50 plays by Jordan

YOLSUZLUK DOSYASI : ABD İstihbaratına göre Yolsuzluk Soruşturmas ını, AKP içindeki bazı unsurlar başlattı.

ÖZEL BÜRO klavyeleri haber bombardımanını sürdürüyor. Sırada şimdi AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta “faiz lobisini”, “dış güçleri”, “dış güçler ve onun uzantısı paralel yapıyı” müsebbibi olarak gösterdiği 17 Aralık Büyük Yolsuzluk Soruşturması ile ilgili olarak ABD istihbaratının çatısındaki Ulusal İstihbarat Direktörlüğünün bir analizi var. ABD Uulusal İstihbarat Direktörü James Clapper’ın masasındaki bu analizde, yolsuzluk soruşturmasının AKP içindeki bazı güçler tarafından başlatıldığı belirtiliyor. ÖZEL BÜRO’nun elde ettiği bu analizde, Türkiye’nin dış ve güvenlik politikalarının büyük ölçüde bu yolsuzluk soruşturmasına göre şekilleneceğinin altı çiziliyor. İşte o analiz:

clapperbelge1a

Evet, Clapper’ın masasındaki yukarıda orijinali görülen analizde (ki Türkiye’deki iç ve dış tehditler özetleniyor), Türkiye’nin dış ve güvenlik politikalarının iç gelişmeler tarafından şekillendirileceği belirtilerek, bu iç gelişmeler içerisinde en önemlisinin yolsuzluk skandalı olduğu ifade ediliyor.

Analizde yolsuzluk soruşturması için şu ifadeye yer veriliyor:

Aralık 2013′te iddialara göre AKP içindeki Fethullah Gülen’e bağlı unsurlar tarafından başlatılan yolsuzluk suçlamaları Erdoğan için büyük sorun oluşturmaktadır.

Evet, ABD istihbaratı “iddialara göre” (ki istihbarat jargonuna hakim olanlar “iddia”nın ne anlama geldiğini çok iyi bilir) kaydını düşse de, yolsuzluk soruşturmasında AKP dışındaki değil içindeki unsurlara işaret ediyor.

Burada sorulması gereken soru, bu unsurların kim ve kimlerden oluştuğu?

Bu saptamaya ek olarak, 2014 ve 2015 yıllarındaki seçimler hatırlatılarak Erdoğan’ın tamamen “seçim modu”nda olacağı vurgulanıyor ve şu görüşlere yer veriliyor:

Ankara’nın, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ekonomik yararını maksimize etmeye yönelik atacağı adımlar dış politikasının önceliği olacak. Bunu yaparken de en önemli kaygı içeride “milliyetçi” seçmeni küstürmemek olacak. Nitekim, Erdoğan, KCK (Eski PKK) ile sürdürülen görüşmeler ışığında ülke içindeki milliyetçilerin ve komşu ülkelerin düşmanlığını kazanmış durumda. Erdoğan çok yönlü bir politika ile hem iç reformları hem de PKK’nın silah bırakmasını gerçekleştirmeye çalışıyor. Suriye’deki çatışmalar da aşırı unsurların Türkiye’de baskın bir rol oynamalarına neden oldu. Türkiye, Suriye’de savaşan aşırı unsurlar için bir transit noktası niteliğinde. Bu durum, Esad’ın misilleme yapabileceği kaygılarını da beraberinde getiriyor.

Taksim’de bir heykel atölyesinde doğalgaz nedeniyle meydana geld iği iddia edilen patlamadan görüntüler

Patlamada 5 kişinin yaralandığı bildirilirken can kaybı olup olmadığı henüz belirlenemedi.

taksim1

taksim2

taksim3

taksim4

taksim5

taksim6

ARAŞTIRMA DOSYASI /// IMPR : Statü Belirleme Sürecinde Türkiye’de Bulunan Refakatsiz Sığınmacı Ç ocukların Durumu

STATÜ BELİRLEME SÜRECİNDE TÜRKİYE’DE BULUNAN REFAKATSİZ SIĞINMACI ÇOCUKLARIN DURUMU

Bu çalışmada, öncelikli olarak ulusal ve uluslararası mevzuat kapsamında Türkiye’ye sığınma ve statü talebi ile başvuran yabancıların hukuki durumu üzerinde durulacak ve ardından BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin çocukların yalnızca çocuk olmalarından ötürü sahip oldukları haklara ilişkin olarak devletlere getirmiş olduğu yükümlülükler sığınmacı ve mülteci çocuklar özelinde değerlendirmeye alınarak özellikle Türkiye uygulamasında mültecilik statüsü sürecinde ülkede bulunan refakatsiz sığınmacı çocukların hukuki ve sosyal durumları incelenecektir.

Özellikle ülkesinde tehdit altında olduğu zulümden ya da silahlı çatışma durumundan kaçarken ailelerinden ayrı düşmüş veya aile bireyleri öldürülmüş refakatsiz çocukların sığınma başvurusunda bulunma sürecinde yaşadıkları hukuksal ve sosyal sıkıntılar incelenecek, geri gönderme merkezlerinde yerleştirme beklerken yaşanılan sorunlara değinilecektir. Bu kapsamda ülkede ailesi ile birlikte mültecilik statüsü başvurusunda bulunmuş çocuklar ve refakatsiz çocukların Sosyal Hizmetler kuruluşlarına kabul süreçleri ve çocuklar hakkında uygulanan koruma tedbiri kararları gözden geçirilecek olup özellikle uygulanan tedbirlerin BM Mülteci Yüksek Komiserliği tarafından mülteci ve sığınmacı çocukların bakımı ve korunmasına dair getirilen temel kurallar ile uyumluluğu anali edilecektir. Çalışma ile amaçlanan gelecekte ülkelerinden kendi iradeleri dışında gelerek sığınma arayışında bulunan sığınmacı ve mülteci çocukların esenliklerini artıracak uygulamaların belirlenmesine katkıda bulunmaktır.

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ | 6

1. SIĞINMA BAŞVURUSUNDA BULUNANLAR | 7

1.1. BAŞVURANLARIN İLTİCA USÜLLERİ | 7

1.2. REFAKATSİZ KÜÇÜKLERE İLİŞKİN PROSEDÜR | 8

1.3. BM ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ ÇOCUĞUN YÜKSEK YARARI VE TÜRK HUKUK MEVZUATI | 9

1.3.1 EĞİTİM ULUSAL VE ULUSLARARASI MEVZUAT VE NORMLAR | 14

1.3.2 SAĞLIK ULUSAL VE ULUSLARARASI MEVZUAT VE NORMLAR | 15

SONUÇ | 17

STAT BELRLEME SRECNDE TRKYE’DE BULUNAN REFAKATSZ SIINMACI OCUKLARIN DURUMU.pdf

KOMPLO TEORİLERİ /// Ergün Diler : Baron zorda

url.jpg

Baron zorda

Anadolu halkının kalbi de aklı da yücedir!
Ve bu yüce millet 150 yıldır yalanlarla, saptırmalarla, gizlemelerle, çarpıtmalarla, fitnelerle, nifaklarla, oyunlarla, kirli tezgahlarla, kumpaslarla, pusularla gerçeklerden kopartılmıştır!

İnandıkları doğruyu kalpte yaşatmış, ancak akılla buluşturmakta zorluk çekmiştir!

Ne kitaplar, ne filmler, ne piyesler, ne gazeteler, ne televizyonlar, ne dergiler, ne de radyolar GERÇEKLE halkı kavuşturdu!
SİSTEM kusursuz bir şekilde kurulmuştu!

Ulaşılamayan KALENİN en güvenli odasında MUSEVİ BARONLAR, önlerinde LORDLAR, burçlarda BURJAVİZİ yani işadamları en önde de MİLLET vardı!
Türkiye’nin gizli tarihinin KALESİ LONDRA’da, güvenli odası ise BOĞAZ’daydı!

Türkiye’yi emanet ettikleri BARON ve çocukları burada yaşardı! El verdikleri BEYAZ TÜRKLER’den seçilen burjuvazi daha çok masonik organizasyonun yansımasıydı! Ama Türkiye’yi çok önceleri kurgulayan YAPI, Boğaz’ı, Anadolu’daki dini hareketleri, tarikatleri ve şeyhleri de dikkate almıştı!

Birkaç hamle sonrası düşünülerek KORUMA KALKANI oluşturulmuştu!
Cumhuriyet ve laiklik aslında bunların savunma sistemiydi! Tehlikenin ANADOLU’dan geleceğini bilecek kadar akıllıydılar!

Bu nedenle kavruk Anadolu çocukları İstanbul’a sokulmaz, Boğaz’a indirilmezdi! Bütün basım-yayım bunlarda olduğu için ezilen ve hor görülen bu toprakların çocukları en fazla birbirleriyle savaştırılırdı!

Kirli savaşlar kurulurken bile AĞALAR bunlara bağlı hizmet verirdi! Onlar da korucularla yürürdü! Aslında dünya genelinde kurdukları mekanizma çözüldüğünde Türkiye’deki oyunu görmek hiç de zor değildi!

Ama ne yazık ki 150 yıldır yeniliyor ve acı çekiyorduk! Ülkemizin 7 bölgesine de el atan AHTAPOTU göremiyorduk!
Boğaz’da oturan BAŞINI fark edemiyorduk!

16 imparatorluk kurmuş bir milletin çocukları kendi içindeki KURGUYU görmekten acizdi!
İllüzyonla uyutulan bir kalabalığa dönmüştük!
Oysa her şey ortadaydı!

Bakın geçtiğimiz gün Kemal Kılıçdaroğlu Beyefendi Wall Street Journal’a konuştu. Çok şey dedi.

Ama en önemlisi "Türkiye kurulduğu tarihten, 1071’den bu yana yüzünü medeniyete çevirmiştir. Şimdi bizi bir Ortadoğu ülkesi haline getirmeye çalışıyorlar. Bu kabul edilemez" sözleriydi!

Kemal Bey haklıydı!

CHP’yi ta başında KURGULAYAN Musevi ve İngiliz aklı ona bu rolü vermişti!

Belki Kemal Bey bilmese de bu rol KALEYİ ve güvenli odayı korumak içindi!

O odada bizim BARON, dolayısıyla YÜCE BARON oturmaktaydı! Ülkenin anahtarını elinde bulunduran ve Londra’da yaşayan BARON, CHP üzerinden kendilerine defans oluşturmayı becermişti!
Sadece CHP mi?

Elbette değil!

Üzülerek söylemek zorundayım ama MHP de böyle! Bilmeden Londra’nın belirlediği politikalara hizmet etmekten geri durmadı!

Onların istediği isme DANIŞMANLIK verildi! İsminde MİLLİYETÇİ figürü bulunan parti nasıl oluyordu da sadece Misak-ı Milli sınırları içindeki TÜRKLER’le ilgileniyordu! Bosna, Kosova, Makedonya, Irak, Kazakistan, Afganistan, Pakistan, Tunus, Suriye, İran, Azerbaycan gibi onlarca ülkedeki KARDEŞİMİZ neden radarlarına girmiyordu!
Giremezdi! Mümkün değildi!

Çünkü Türk’ün bulunduğu yerleri masaya getirdiğiniz anda BÜYÜK TÜRKİYE’ci olurdunuz!

MHP’nin bir TÜRK HAREKETİNİ hissetmedim! Hep içeriyle ilgilenip kısır tartışmaların içinde oldular! CHP, Laiklik ve Cumhuriyet gibi yapay tartışmalarla, MHP de sınırlı ve kısıtlı TÜRKLÜK tartışmalarıyla içerideki puzzle’ın parçaları oldular!

İki akımın da alıcısı vardı! Zaten müşterisi olduğu için bu iki akıma yol verilmişti! İSLAMİ hareketler de ALMANYA ve İNGİLTERE’nin kontrolündeydi! Bütün bunlar altalta geldiğinde bu toprakların çocuklarının prangaları kırması ve oyun kurması imkansızdı!
KONTROL böyle bir şeydi!

Görünmeyen esaret Ankara’yı Buckingham’a bağlamıştı!
Adamlar akıllıydı!

Spor kulüplerinden, muhafazakar yapılara, merkez bankalarından, Greenpeace’e kadar her yerde vardılar!
Zaten gerçekleri örtüp MAGAZİNLEŞTİRME en iyi yaptıkları şeydi! PARAYI hiç saymıyorum bile…

Böyle bir TÜRKİYE’nin ayağa kalkması neredeyse mucizeydi! Padişahları indiren, sultanları öldüren, tarihi çöpe atan, dine arkamızı döndüren, Ortadoğu’yu unutturan, aşağılık kompleksine iten, büyük düşünmekten vazgeçiren SİSTEM hep kazanmıştı! Başbakanları astıran, darbeleri yapan, milletin parasını cebine indiren GİZLİ DEVLET namağluptu!

Tabii şimdiye kadar!

Artık çok zordalar! Yine saldırsalar da durumları çok parlak değil!
Bulup sarılabilecekleri isim ne yazık ki Mustafa Sarıgül! Ümitleri o! Hiç bu kadar çaresiz olmadılar!

Bakın geçtiğimiz gün ünlü Musevi Barclay kardeşlerin sahibi olduğu The Telegraph gazetesi Sarıgül’ün Ümraniye mitingini izlemek için adam gönderdi ve izlenimleri manşet yaptı!

Londra nere, Ümraniye nere?

Ne ilgisi var değil mi?
Var ama!
Hem de çok!

Türkiye’yi kaybetmek istemeyen LONDRA elindeki tüm malzemeyle saldırıyor! Gazete ve televizyonlara burada çok iş düşüyor!

İngiltere’nin "vergi cenneti" olarak tanınan Channel adalarında faaliyet gösteren Barclay kardeşler, en iyi adamlarını SARIGÜL için İstanbul’a yolladı! Bu kardeşler "Sarıgül başkan olsun da biz de ihaleleri alalım!" diye destek olmadı!

Rotasını BATI’ya çevirmiş, kasası boş, ufku karanlık, kavgası eksik olmayan Erdoğan’sız Türkiye geri gelsin diye çabalıyorlar!

Ortadoğu’da söz sahibi olamayan, enerjiden ve zenginlikten pay alamayan bir ANADOLU için saldırıyorlar!
Amaçları atadıkları BARONUN üzerinden Türkiye’yi eskiden olduğu gibi kontrol etmek!

Bir süre önce Barclay kardeşlerin gazetesi "Irak, ham petrol üretimini üç katına çıkarıp Suudi Arabistan’ın OPEC (Petrol İhraç eden Ülkeler Örgütü) içindeki etkisini bitirecek" diye manşet attı!

Yani "Türkiye durdurulmazsa bütün enerji oyunlarında ERDOĞAN başrol alacak. Bu nedenle bir an önce indirilmeli" dedi!
Sorunları bu!

İngilizler, Kraliçe ve adamları akılla giderler ve sonuç alırlar!
Bu hep böyle oldu!
Irak’a Amerika ile el ele girdiler!

Washington milyar dolarlar ve can kayıpları verdiği halde tutunamadı! Ama onlar BASRA’daki petrolleri ele geçirdi! Kuzey’e de şirketlerini gönderdiler! Hem de TEK KURŞUN atmadan!
Şimdi aynı stratejiyi Ankara uyguluyor!

Silahları gömüp tarihi neonlarla ışıklandırarak yaklaşıyor!
Alışık olmadıkları buydu!

Biz "BİZİ" hatırladığımızda onların yapacak çok fazla şeyi yoktu!
CHP ile MHP ile gelmekten başka seçenekleri kalmazdı!

Bu nedenle YENİ TÜRKİYE hem içerisini hem dışarısını düzeltecek!
Bu kaçınılmaz son!

Ha buna inanmayan patronlar, partiler, medya kuruluşları, muhafazakar yapılar var mı?
VAR!

Her dönüşüm acı verir!
Bunların da canı yanacak!

Baronun sözünden çıkıp biraz kafalarını kullansalar bunu görecekler ama kurulan sistem buna izin vermiyor! Kendi aralarındaki her figürün DOSYASI BAŞBARONDA!

Yani isteseler de gelemezler!

Kendi milletlerine değil Musevi BARONLARA ve Kraliçe’ye itimat ediyorlar!

Ancak ANADOLU bu ülkeyi tekrar kuracak kadar güçlü!
Korktukları başına gelecek!

Rövanşı kaybedecekler, DİRENEMEYECEKLER!

Ergün Diler

ARAŞTIRMA DOSYASI /// BİLGESAM : Sivil-Asker İlişkileri ve Ordu-Toplum Mesafesi

Sivil-Asker likileri ve Ordu-Toplum Mesafesi.pdf