Günlük arşivler: Şubat 21, 2014

PC ÇÖZÜMLERİ : Kripto kilit yöntemini kullanan şantajcı zararlı yazılım /// MUTLAKA OKUYUN VE OKUTUN ///

Osman PAMUK, Emir ÜNER, Alican AKYOL, TÜBİTAK BİLGEM
Son günlerde, çok sayıda kullanıcının bilgisayarına bulaşıp, kullanıcılara ait verileri şifreleyen ve verilere ulaşım için para isteyerek kullanıcılara şantaj yapan bir zararlı yazılım, normal bilgisayar kullanıcılarını ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Bu zararlı yazılımın görevi tamamlandıktan sonra, şifrelenen verilere, saldırganın yardımı olmadan ulaşmanın bir yolu maalesef henüz bulunmamaktadır. Fakat şifreleme işlemi bitmeden önce zararlı yazılımın varlığı anlaşılabilirse gerekli şifrelere ulaşıp, şifrelenmiş verileri açmak mümkün olabilmektedir. Bu yazımızda, şantajcı zararlı yazılımı hakkında genel bilgi verdikten sonra, bu muhtemel şifreli verilere ulaşma yönteminden bahsedeceğiz.

Nasıl Bulaşıyor:

Şantajcı zararlı yazılımı hiç de yabancı olmadığımız fatura epostaları ile bulaşmaya çalışmakta:

Gelen bu yüksek fatura hakkında bilgi edinmek isteyen kullanıcı "Faturanızla ilgili detaylı bilgi" edinme bağlantısına tıkladığında ise:

hxxp://csi.efatura-turkcell.net/amserver/UI/Login.php?locale=tr&goto=https://csi.turkcell.com.tr/csi/login?csiEntranceId=0101?banner=oim_7536579345_onlineIslemBireysel&app=ccsi&ref=1

Adresine yönlendirilmekte:

Bu sayfada kapça girilip "Fatura İndir" dendiğinde ise zararlı yazılımı barındıran "zip" arşiv dosyası kullanıcının bilgisayarına inmektedir. Bu arşiv dosyasının içinde ise ikonuna bakıldığında "pdf" dokümanı olduğu izlenimi veren, "exe" uzantılı bir PE dosya bulunmaktadır. (Elimizdeki örneğin MD5 özeti 97FB2DFD447C5C6DBE0FC76EE0EFEB67)

Kullanıcı bu dosyaya çalıştırdığında ise zararlı yazılım aktif olmakta.

Yeniden çalışma yöntemi:

Zararlı yazılım ilk çalıştığında, kendi kopyasını oluşturduğu rasgele bir isim ile "C:Windows" klasörünün (yerel yönetici hakları varsa) altına atmakta. Bu dosyanın her bilgisayar açıldığında otomatik olarak çalıştırılması için de "HKLMSOFTWAREMicrosoftWindowsCurrentversionRun" (yerel yönetici hakları varsa) anahtarı altında bir girdi oluşturmaktadır. Dikkat çeken diğer bir bulgu ise, kopya PE dosyasının açıklama (description) kısmında "MapMark Microsoft" şekilde bir verinin bulunması. Bu açıklama bilgisi ve rasgele dosya ismi zararlı yazılımı tespit etmek için kullanılabilmektedir.

Dosyaların Şifrelenmesi:

Bu zararlı yazılımın en önemli özelliği, bilgisayarda belli bir kritere uyan dosyaların hepsini şifreli kopyaları ile değiştirmesidir (.sifreli uzantılı). Şantajcı zararlı yazılımı dosyaları şifreleme işlemi için, AES şifreleme algoritmasını kullanırken; AES şifrelemesinde kullandığı anahtarı ise çalıştırıldığı bilgisayarda rasgele olarak üretmektedir. Bu anahtar, yazılım içinde bulunan bir açık (public) anahtar ile şifrelenmektedir. Aynı zamanda AES anahtarının RSA açık anahtarı ile şifrelenmiş bu hali, bir kayıt anahtarı altında kayıt edilmektedir. Diğer taraftan bu bilgi, zararlı yazılımın kullanıcıyı uyarmak için kullandığı pencerede "Encrypted Session Key" altında verilen bilginin aynısıdır.

Komuta kontrol sunucu ile bağlantı:

Dosyaların şifleme işlemi bittikten sonra şantajcının "hxxps://cryptdomain.dp.ua/gate.php" adresi ile iletişim kurduğu anlaşılmıştır. Elimizdeki örnekte, ekranda çıkan uyarı mesajında verilen bilginin aksine, şantajcı zararlı yazılımın bu sunucuya herhangi bir veri göndermediği gözlenmiştir.

Şifreleme detayları:

Şantajcı zararlı yazılımı şifreleme algoritmaları için açık kaynak olan "tomcrypt" kütüphanesini kullanmaktadır. Dosyaları şifrelemek için kullanılacak AES anahtarı "yarrow prng" algoritması ile oluşturulan 32 byte’lık bir veri ile geliştirilmiştir.

Şantajcı daha sonra bütün dosyaları şifrelemek için bu AES anahtarını kullanmaktadır. Bu sebeple, bir şekilde bu anahtar zararlı yazılım hafıza alanından alınabilirse, şifrelenen dosyaların açılması mümkün olabilmektedir. Fakat zararlı yazılım dosyaların şifreleme işlemini bitirip uyarı mesajını verdiğinde, yazılım gerekli hafıza temizliğini de yaptığı için, proses hafıza alanında bu anahtarlara rastlanmamaktadır. Bundan dolayı, şantajcı yazılım, dosyaların şifreleme işlemini bitirmeden önce hafıza alanının bir kopyasını almak gerekmektedir.

Şifrenin elde edilmesi:

Yukarıda da bahsedildiği üzere, gerekli şifrelere ulaşılması için, zararlı yazılım prosesi şifreleme işlemini bitirmeden önce prosesin hafıza alanından şifrelerin alınması gerekmektedir. Bu amaçla, prosesin dökümünü (dump) almadan önce prosesi durdurmakta (suspend) fayda görülmektedir. Prosesin çalışmasını durdurmak için: "Process Hacker", "Process Explorer" veya Windows 7 ve üstü sürümlerde "Resource Monitor" araçları kullanılabilir. Diğer taraftan bu tür araçlar sistemde hazır değilse ilk yapılacak iş, bilgisayarı uyku (sleep) veya "hibernate" konuma getirmek olmalıdır. Proses hafızasının dökümünü almak için ise "Process Hacker", "Procdump", "ProcessExplorer" veya windows 7 ve üstü sürümler için "Task Manager" kullanılabilir.

Elimizde hafıza dökümü olduğunda ise bu döküm içerisinde şifrenin bulunabilmesi için şifrenin bulunduğu adresin bilinmesi veya şifrenin içerisinde hiç değişmeyen bir verinin bütün hafıza alanında aranması gerekmektedir. Şantajcı zararlı yazılımın kullandığı CTR blok cipher verilerinin tutulduğu yapı şu şekildedir:

Bu yapıda "ctr" elemanında bulun "IV" değeri zararlı yazılımımız da sabit bir değer olduğu için, hafızada bu değer arandığında bizim için gerekli olan "pad" ve "symmetric_key" elemanlarına ulaşmak mümkün olmaktadır. Bu aşamadan sonrası ise bu veriler ile şifreli dosyaların açılabilir.

Hafıza dökümünden şifreyi bulma ve bu şifre ile dosyayı açma işlemini otomatik olarak gerçekleştirebilmek için KriptoRipper uygulaması tarafımızdan geliştirilmiştir. Eğer şifreleme bitmeden önce prosesin hafıza dökümü alınabildiyse, bu uygulama şifrelenmiş dosyaları açmak için kullanılabilir.

Zararlı Yazılımı Temizleme:

Şantajcı zararlı yazılımı temizlemek için:

  • çalışan prosesini durdurma,
  • kayıt defterinde yaptığı ayarları silme
  • oluşturduğu kopya dosyalarını silme

yeterli olacaktır. Fakat zararlı yazılımı temizlemeniz, şifrelenmiş dosyalarınızı kurtarmanıza yardımcı olmayacaktır. Hatta kayıt defterinde bulunan oturum anahtarını şifrelenmiş halini (Encrypted Session Key) silecekseniz, mutlaka bir kopyasını almanızı tavsiye ederim. Bir şekilde, sadece saldırganda olduğunu varsaydığımız gizli anahtara ileride ulaşılabilirse, dosyalarınızı açabilmek için "Encrypted Session Key"’e ihtiyaç duyacaksınız.

XP, Win7 (Yerel yönetici hakları ile) için kayıt defteri ve dosya yolu:

  • "HKLMSOFTWAREMicrosoftWindowsCurrentversionRun[Rasgeleİsim]"
  • "C:Windows[Rasgeleİsim].exe"

Win7 (yerel yönetici hakları yoksa):

  • "HKCUSOFTWAREMicrosoftWindowsCurrentversionRun[Rasgeleİsim]"
  • "C:Programdata[Rasgeleİsim].exe"

Korunma önlemleri:

1. En önemli ve genel geçer uyarımız: güvenilir kaynaklardan gelmeyen dosyaları kesinlikle açmayın. Özellikle de bu dosyaların uzantıları "exe" ise. Dosyalarda "exe" uzantısını göremiyorsanız, klasör ayarlarınızda, bilinen dosya türleri için uzantıları gösterme ayarını değiştirmenizde fayda olacaktır.

2. Eğer zararlı yazılımı çalıştırdığında dosyalarınız şifrelendiğini fark ederseniz ki bu işlem sisteminizin performansına ve dosyalarınızın çokluğuna göre gayet uzun sürebilir, bilgisayarınızı hızlı bir şekilde uyku (sleep veya hibernate) moduna almanızda fayda olacaktır. Daha sonra yukarıda da açıklandığı üzere, daha hazırlıklı bir şekilde, çalışan zararlı yazılım prosesinin hafıza dökümünü alıp, şifrelenmiş dosyalarınızı geri kurtarmayı KriptoRipper uygulaması ile deneyebilirsiniz.

NOT: KriptoRipper arşiv dosyasının şifresi "SGE", MD5 özeti ise 16A5A2471CB28DF20BFA7E98D76BA0A3 dir. Programı indirmek için tıklayınız .

TEKNİK TAKİP /// AKİF BEKİ : Ya kaset komploları çözülürse…

ORTAYA çıksa ki bazı kasetzede MHP’liler, aylar öncesinden itibaren resmen dinleniyormuş.

Bu esnada özel hayatları, ister istemez polisin teknik takibine takılmış…
Ne düşünürsünüz?
Bazı kaset mağdurları, ama Ergenekon, ama başka bir suç şüphesiyle izlenmişler diyelim. Antin kuntin şeylerden, şu veya bu sebepten devlet imkânlarıyla izlenmişler…
Mahrem görüntüleri gizlice kayda alınıp ifşa edilmezden evvel, ‘big brother’ın gözü üzerlerindeymiş, uzun kulaklar yatak odalarının duvarlarına kadar dayanmış….
Yani tertibin içinde doğrudan yoksa bile en azından olacakları biliyormuş olsun, paralel bir güç…
Hiçbir şey ifade etmez mi size?
Peki ya ortaya çıksa ki 17 Aralık komplosunda, adı sanı duyulmamış hayali bir terör örgütü adına binlerce kişi dinlenmiş, belki 8 belki 10 bin…
Gazetecisinden yazarına onlarca, hatta yüzlerce kişi kel alaka örgütlü suç torbalarına atılmış, düzmece gerekçelerle kitlesel bir kıyıma kurban edilmeye hazırlanmışlar…
Yine de tüyleriniz ürpermez mi?
Hafakanlar içinde sarsılıp ‘Ne korkunç bir badire atlatmışız yahu’ demez misiniz?
Bir uçurumun kenarından dönmüş gibi dehşete kapılmaz mısınız?
Bari dudağınız uçuklamaz mı korku ve hayretten?
Ya da nal deyip mıh demeyecek kadar sabit fikirli misiniz bu konularda? Külyutmaz aklınızı, bu saatten sonra çelemez mi kimse?

***

MHP’liler ve Baykal’a kaset tuzağı kuranların ‘paralel yapı’dan olduğunu kaçtır söylüyor Başbakan.
Sadece o mu?
Sizin de kulağınıza geliyordur, şayialar dolaşıyor; onu da yapmışlar, buna da cüret etmişler gibi…
Görünürde amacı, MHP’yi ele geçirmek, CHP’yi Baykal’sız yeniden dizayn etmek olan aşağılık kaset komploları yaşadık…
Şimdi o komploların aydınlatılmasına çok yaklaşıldığı söyleniyor.
Umurunuzda değil mi?
Kimin yaptığına dair somut, elle tutulur kanıtlar bulunsa dahi
fikriniz değişmeyecek mi?
Hatta gözünüzle görüp kulağınızla duysanız bile bir büyük siyasi komploya girişildiğine yine de inanmayacak mısınız?

***

Devlet gücü kötüye kullanılarak ya hileli ya da doğrudan yasadışı dinlemelerle özel hayatların didik didik edildiği, hedef seçilenler hakkında tehdit ve şantaj malzemesi toplandığı, kirli ve karanlık kumpaslara girişildiği konuşuluyor.
‘Paralel’ denilen ekip, kontrolüne geçirdiği dairelerden gitti, ama dosyaladığı evrak-ı metrukesi yeni gelenlerin elinde…
Adliye ve emniyet bürolarında harıl harıl çalışılıyordur herhalde. Eldeki çuvallar dolusu klasörde iğneyle kuyu kazılıyordur.
Duyumlar doğruysa, kaset komplolarının izi o dosyalarda yakalandıysa, arkası çorap söküğü gibi gelir.
Onun bunun kimseyi ilgilendirmeyen mahrem sırlarına burnunu sokanların, kirli çamaşır çekmecelerini karıştıranların enselenmesi an meselesi demektir.
Alan aldı, satan sattı, bu saatten sonra fark etmez demeyin…

PROGRAM TAVSİYESİ : RoboForm Everywhere Kampanyası /// KALİTELİ VE 1 YIL LİSANSLI ŞİFRE ARACI ///

[​IMG]

RoboForm Everywhere kampanyası bulunmaktadır.

Buradan ulaşabilirsiniz.

PROGRAM TAVSİYESİ : Waterfox 27.0.1 /// KALİTELİ BİR WEB TARAYIC I ///

[​IMG]

Waterfox 27.0.1 yayınlandı.

Buradan indirebilirsiniz.

YERLİ BASIN : Ukrayna Erken Seçime Gidiyor

ukrayna_3.jpg?itok=dO7lAZMp

Radikal: Cüneyt Özdemir: Gezi’den Kiev çıkartamadılar!

Gezi olayları Kiev’e dönüşmediyse bunun tek bir nedeni var: Gezinin masumiyeti ve sokağa çıkan insanların birbirlerini sahiplenmeleri, bilinçleri ve dayanışmalarının gücü. İster sosyal medyada ister gazetede isterse televizyonda fark etmez; yazdığımız her cümle, ağzımızdan çıkan her sözcük biz gazetecilerin boyununa asılır, hayat boyu omuzlarımızda taşırız. Özellikle benim gibi hayatının neredeyse 24 saati kayıt altında tutulan bir gazeteci için bunun sorumluluğu ve yükü ağırdır. Devamı…

Star: Cemil Ertem:İç savaşın eşiğindeki ülkeler; nedenler-sonuçlar ve Türkiye…

Bu hafta sonu, yani 22-23 Şubat’ta G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplanıyor. Para ve Maliye politikalarının durumunu, uygunluğunu ve önlerindeki olası riskleri konuşacaklar. IMF’de bu toplantı için bir bildiri yayınladı. IMF, gelişmekte olan ülkelerde para birimlerinin sert düşüşünün ve buna bağlı olarak hızla yükselen faizlerin büyüme üzerinde risk oluşturduğu vurgusunu yapıyor. Ancak bildiride, Ukrayna, Tayland gibi ülkelerdeki kalkışmalara da vurgu yapılıyor ve önümüzdeki günlerde gelişmekte olan ülkelerde siyasi riskin çok üst düzeye çıkacağına işaret ediyor. Devamı…

Sabah: Süleyman Yaşar:Ukrayna, IMF ve Türkiye farkı

Ukrayna’da çatışmaların başlaması IMF’nin ağır isteklerine bağlanabilir. Çünkü IMF, yenilenmesi düşünülen stand -by anlaşması için emekli maaşlarının ve ücretlerin dondurulmasını, konutta tüketilen doğalgaz sübvansiyonlarının kaldırılmasını isteyince, Ukrayna, 20 Kasım 2013’te IMF ile stand -by görüşmelerini sonlandırdı. Ve dönüp Rusya ile 15 milyar dolarlık yeni borç ve ucuz gaz anlaşması yaptı. Tabii bunun karşılığında Avrupa Birliği ticaret anlaşmasını 21 Kasım’da 2013’te askıya aldı. İşte olaylar bu kararın ardından başladı. Devamı…

Taraf:Kiev ölüm şehri oldu

Rusya’nın Avrasya’daki gücü açısından vazgeçilmez, dolayısıyla Batı için Rusya’ya karşı önemli koz olan Ukrayna, iki tarafın rekabeti arasında kan gölüne döndü. Kasımda Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in AB ile ortaklık anlaşmasından vazgeçmesini protesto için başkent Kiev’in Bağımsızlık Meydanı’nda (Maidan) başlayan eylemler, salı gününden beri kanlı br içsavaş halini aldı. Önceki gece Yanukoviç ile muhalefet liderlerinin vardığı ateşkese uymayan eylemcilerin dün tekrar Maidan’a girmesiyle şiddetli çatışmalar çıktı. Devamı…

Sözcü:Ukrayna erken seçime gidiyor!

Maidan’daki muhalifler ise Yanukoviç’in derhal istifasını istiyor. Yanukoviç bu açıklamayı Ukrayna parlamentosu Rada’ya hareket etmeden önce yaptı. Parlamentoda önümüzdeki saatlerde dün gece sağlanan ‘yol haritası’ anlaşmasının imzalanması bekleniyor. Anlaşmanın en önemli iki maddesi önümüzdeki Eylül ayına kadar şu anki Ukrayna anayasasının 2004 modeline geri döndürülmesiyle, Aralık’ta da erken genel seçimlerin yapılmasını içeriyor. Devamı…

(Süreç Analiz, 21 Şubat 2014)

ARAŞTIRMA DOSYASI : IKBY’de Siyasi Durum ve Erbil-Bağdat Görüşmelerinin Geleceği

Doç. Dr. Serhat Erkmen

ORSAM Ortadoğu Danışmanı

Ahi Evran Üniversitesi

Bilgay Duman

ORSAM Ortadoğu Uzmanı

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nde (IKBY) iç siyaset neredeyse tamamen hükümet kurma çalışmalarına odaklanmıştır. 21 Eylül 2013’te yapılan seçimlerin ardından yaklaşık dört ay geçmesine rağmen hükümet kurma çalışmalarında büyük bir ilerleme sağlanamamıştır. Bu nedenle IKBY’deki siyasi gündemin odağı halen hükümetin kurulması ya da maaşların ödenmemesi gibi iç meselelerdir. Bölgede önümüzdeki aylarda siyasetin gündeminde beş konunun olması beklenmektedir. 1. Hükümet kurma çalışmaları. 2. KYB’nin geleceği 3. IKBY il meclisi seçimleri. 4. Irak genel seçimleri. 5. Erbil ve Bağdat arasındaki petrol konusundaki görüşmeler. Ancak ilk dört konu birbiri ile ilintili ve etkileşim içerisindeyken, Erbil ve Bağdat arasındaki görüşmeler nispeten ilk dört konudan farklı boyutlarda cereyan etmektedir.

IKBY’deki temel siyasi dinamikler hem Kürtler arasındaki siyasi dengelerin yeniden kurulmasıyla hem de Erbil-Bağdat ilişkilerindeki olası durum değişiklikleriyle ilişkilidir. Her ne kadar hükümet kurma çalışmaları ve KYB’nin geleceği bugünlerde en çok tartışılan konular olsa da asıl mesele Kuzey Irak’ta 2003’ten sonra kurulan ve KDP-KYB ittifakına dayanan stratejik anlaşmanın bozulmasıdır. Goran’ın ortaya çıkmasıyla KYB’nin güç kaybetmesi IKBY’deki siyasi dengeleri alt üst etmiştir. Başlangıçta geçici olması beklenen Goran’ın varlığının üç seçimden sonra kalıcı olacağı ispatlanmıştır.

Goran artık sadece bir muhalefet partisi görünümünden sıyrılıp iktidar ortağı olmaya çalışmaktadır. Bu nedenle hükümete kendi şartlarıyla girmeyi kabul etmiştir. Bu süreçte dikkat çekici iki temel olgu vardır: a. KDP tartışmasız olarak üstündür ve bakanlıklarda aslan payını almak istemektedir. b. Goran, KYB’nin seçimi kaybettiğini anlamasını istemekte ve kriz içindeki partinin yerini almaya çalışmaktadır. Bu Goran’ın 2009-2013 arası sürdürdüğü iki partili sisteme muhalif tavrının dışına çıktığını göstermektedir. Artık Goran ya Erbil’de temel iki güçten birisi olmayı başaracaktır ya da Süleymaniye’de kendi kalesine çekilip, KDP’yi buradan uzak tutacaktır. IKBY içindeki bu karmaşık siyasi durum hükümet kurma sürecini sekteye uğratmaktadır. Goran ve KYB’nin aynı pozisyonlarda ısrarcı davranması hükümet görüşmelerini kilitlemektedir.

Kürt iç siyasetindeki bu karmaşa partilerin genel seçimler ve il meclisi seçimlerindeki pozisyonlarına da yansımış görünmektedir. Öncelikle bütün Kürt partileri Irak genel seçimlerine ayrı olarak girmektedir. Bu durum Kürtlerin etkili olduğu illerde Kürt partiler arasında çekişme yaratmaktadır. Bununla birlikte IKBY’de il meclisi seçimlerinin de genel seçimlerle aynı tarihte yapılacak olması tansiyonu yükseltmektedir. Goran ile KYB arasında özellikle Süleymaniye’de kıyasıya bir mücadele vardır. Burada Goran, il meclisi seçimlerine daha fazla ağırlık vermekte, KYB’yi yerel siyasette çöküntüye uğratmaya çalışmaktadır. Aynı zamanda Goran, KYB’nin etkinliğinin olduğu Kerkük’te de etkinliğini arttırmak için gayret göstermektedir. KYB ise Süleymaniye’de kaybettiği etkinliğe karşı Kerkük’teki varlığını korumak istemektedir. Bu nedenle KYB’nin seçimlerde Kerkük’e daha fazla ağırlık vermesi beklenmektedir. Bu nedenle liste başkanı olarak Kerkük Valisi Necmettin Kerim seçilmiştir. Öte yandan KDP’nin de Kerkük’te büyük baskı kurduğu görülmekte ve KYB’yi sıkıştırmaya çalışmaktadır. Özellikle Kerkük İl Seçim Komisyonu görevlilerini bu amaçla kullanmaktadır. KDP, Musul il Meclisi’nde de KYB’yi süreç dışında bırakmış ve Kerkük için pazarlık marjı çıkartmıştır. Bu süreç içerisinde KDP’nin etkin konumunu pekiştireceği, Goran’ın yükseliş istikrarını koruyacağı, KYB’nin de düşüş eğilimine devam edeceği ve parti içerisindeki karmaşanın artacağını ön görmek mümkündür.

Ancak bütün bu gelişmelerin Erbil ve Bağdat arasındaki petrol konusundaki görüşmelerin gölgesinde yaşandığını söylemek mümkündür. Bilindiği gibi Erbil ve Bağdat arasında Irak’ın kuzeyinde IKBY tarafından çıkarılan petrolün dışarıya satışı konusunda uzun süredir görüşmeler yapılmakta ancak kesin bir sonuca varılamamaktadır. 18 Şubat 2014’te yapılan görüşmelerde IKBY’nin Irak petrol şirketi SOMO aracılığıyla petrol ihracını kabul ettiğine yönelik bir anlaşma olduğu basına yansısa da IKBY Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayi bir açıklama yaparak, IKBY’nin bunu kabul etmediğini, halen IKBY petrol şirketinin yurt dışına petrol satışı konusunda yetkili olmasında ısrarcı davrandıklarını açıklamıştır. Sonuç itibariyle Erbil ve Bağdat arasındaki petrol konusuna ilişkin üçüncü tur görüşmelerinden de bir sonuç alınamadığı söylenebilir.

Bunun en önemli sebebinin her iki tarafın da hem siyasi bir karmaşa içerisinde olması hem de seçim öncesi son derece kritik bir konuda karar verme sorumluluğundan kaçınılmak istenmesidir. Yukarıda anlatıldığı gibi Bağdat ile görüşmeler iç politikadan ne kadar bağımsız yürütülse de IKBY iç siyasetindeki karmaşadan etkilenmektedir. Diğer taraftan Irak merkezi hükümeti daha hem ülkedeki güvenlik sorunlarıyla uğraşmakta hem de farklı grupların siyasal hamleleri karşısında önlem almak zorunda kalmaktadır. Örneğin Anbar olayları nedeniyle yaklaşık 40 Sünni milletvekili parlamento üyeliğini askıya almıştır. Diğer taraftan Mukteda El-Sadr’ın siyasetten çekilmesi sonrası da yaklaşık 25 milletvekili istifa etmiş ancak daha sonra istifalarını geri aldıkları açıklanmıştır. Irak merkezi hükümetindeki bu istikrarsızlık hem görüşmelerin içeriğini etkilemekte hem de üçüncü dönem başbakanlık isteyen Nuri El-Maliki’nin seçimlerde kazanma şansını azaltacak hamleler yapmasının önüne geçmektedir.

Bu nedenle görüşmeler sürüncemede bırakılmakta ve sonuç alınamamaktadır. Diğer taraftan Irak içerisinde bu konuda çözüm bulunsa bile uluslararası boyutta petrolden gelecek gelirin hangi bankalar üzerinden ve kime verileceği konusunda da belirsizlik ve tartışma yaşanmaktadır. IKBY, Türkiye üzerinde petrol satışı yapmak ve bu satışı karşı elde edilecek gelirin Türk bankaları üzerinde IKBY’ye aktarılmasını istemektedir. Ancak ABD buna karşı çıkmakta ve Irak’ın halen Birleşmiş Milletler denetiminde olması nedeniyle uluslararası ABD banklarının bu işlemde kullanılması gerektiğini açıklamaktadır. Yani konunun çok boyutlu bir durum içermesi de çözümünü zorlaştırmaktadır. Bu şartlar altında IKBY ve Irak merkezi hükümeti arasındaki görüşmelerde kısa sürede bir sonuca varmak çok mümkün görünmemektedir. Zira Irak seçimleri için henüz propaganda dönemi başlamamıştır. Propaganda döneminin başlamasının ardından bütün siyasiler seçime odaklanacağından görüşmeler yapılması mümkün olmayacaktır. Görüşmeler yapılsa bile mevcut halinin devam etmesi beklenebilir. Irak genel seçimlerinin ardından da Irak’ta hükümet kurma süreci başlayacağından, 2010’da 9 aylık hükümet kurma tecrübesi akılda tutulduğunda, seçim sonrası da Erbil-Bağdat görüşmelerine ilişkin bir sonuç beklemek yanlış olacaktır.

MİZAH : Çocuk Mizahının ve Zekasının Büyüklere Taş Çıkarttığı 23 Şirin Not

Şuralarda buralarda gezinirken denk gelip “ay şapşaaaaağğğl” dedirten sevimli mi sevimli ufaklıklarla tanıştıracağız şimdi sizi. Kimisi ailelerine ya da arkadaşlarına notlar yazmış, kimisi de Tanrı’ya mektup…

Çocuk olmak dünyanın en güzel şeyi, bu aşağıdaki yazıtları okuyunca sizler de bizle aynı şeyi düşüneceksiniz şüphesiz. Orijinal metinleri görsel olarak verip elimiz/dilimiz döndüğünce yaptığımız çevirilerini altlarına iliştirdik. :)

Huzurlarınızda çocukların yazdıkları efsane yazılar.

Sevgili annecik

cocuklardan-notlar-3
“Sevgili annecik, benim annem olduğun için çoooook teşekkür ederim. Eğer başka biri annem olsaydı, yüzüne bir yumruk atar sonra da gidip seni bulurdum, sevgiler.”

Bazen

cocuklardan-notlar-6
“Annecik, seni seviyorum, bazen.”

En ilginç insan

cocuklardan-notlar-9
“Benim en ilginç karakterim: Bence babam tanıdığım en ilginç insan. Babamı anneme tercih etmem çok kolay oldu çünkü annem herhangi bir anneden farksız.”

Ayıp yavrum

cocuklardan-notlar-12
“Sekiz yaşındayken, komşumuzun köpeği bahçemize pisliyordu, bir gün ben de onun bahçesine aynısını yaptım.”

Çoktan seçmeli

cocuklardan-notlar-15
“Sevgili Ashley, benim kız arkadaşım olur musun acaba, senden çok hoşlanıyorum. Not: Lütfen seçeneklerden birini işaretle.” (Evet, hayır, belki seçenekleri arasından “hayır” işaretlenmiş. :()
Ashley altına cevap yazmış: “Kusura bakma zaten bir erkek arkadaşım var ama ayrıldığımız zaman sıradaki seçeneğim sensin. Not: Muhtemelen (ayrılmamız) bir iki ayı bulur.”

Net cevap

cocuklardan-notlar-18
180′le 158′in farkı: “22″
Cevabı nasıl bulduğunuz açıklayın: “Matematik.”

Yine de

cocuklardan-notlar-21
“Sana sinirliyim, bugün ve yarın seninle konuşmayacağım. Not: Tüm gün. Not 2: Hâlâ seni seviyorum.”

Özür diledim

cocuklardan-notlar
Yeni bir arkadaşım oldu adı “Sarah” onunla şöyle arkadaş olduk “onun yüzüne vurup sonra ondan özür diledim”.

Sevgili Tanrı’m

cocuklardan-notlar-4
“Bana gönderdiğin kardeş için teşekkür ederim ancak ben bir yavru köpek göndermen için dua etmiştim.”

Atarlı genç

cocuklardan-notlar-7
Sevgili Julian, ‘müthiş’ bir gün geçirmen dileklerimle, sevgiler, annen. “Geçirmeyeceğim”

Beslenmek mühim

cocuklardan-notlar-10
“Bana yemek yaptığın için teşekkür ederim annecik, böylece ölmüyorum.”

Kendime not

cocuklardan-notlar-13
“Bunun tadı korkunç”

Günaydın

cocuklardan-notlar-16
“Görüyorum ki bana karşı gerçekleştirmeye çalıştığınız suikast başarısızlıkla sonuçlanmış.”

Tombul

cocuklardan-notlar-19
“Umarım pek çok hediye alırsın, mutlu yıllar! (ve tombulsun)”

Sevgili Santa

cocuklardan-notlar-22
“Midillimi bu yıl getirirsen iyi olur yoksa sonuçlarına katlanırsın.”

Öğretmenim

cocuklardan-notlar-2
“Sevgili bayan Mcmahon, iyi bir öğretmensiniz ama favori öğretmenim değilsiniz.”

Ceza aldıysa demek

cocuklardan-notlar-5
“Sevgili annecik ve babacık, bana akşam yemeği vermeyebilirsiniz, o kadar da aç değilim. Dünyanın en mutsuz insanı(ndan sevgiler).

Tehdit

cocuklardan-notlar-8
“Eğer odamı temizletirsen seni sevmeyeceğim.”

İnek sevgisi

cocuklardan-notlar-11
“Annecik”, seni gökkuşaklarından, güzel mavi göklerden, çiçeklerden, böceklerden çok daha fazla seviyorum. Seni “inek”ten daha çok seviyorum.

İdealist

cocuklardan-notlar-14
“Büyüdüğümde köpek olmak istiyorum.”

Kelleni koparırım

cocuklardan-notlar-17
“Sevgili Valerie, hayatımdan defol.”

Bilgilendirme

cocuklardan-notlar-20
“Annecik, yarın 9:30′da babam ve sen uyurken evden kaçacağım. Sonsuza dek vedalaştığımızı bilin, Emily. Not: Bu akşam hazırlıklarımı tamamlıyor olacağım.”

Tanrı’ya tavsiye bonusu:

cocuklardan-notlar-23
“Sevgili tanrım, belki de Habil ve Kabil’in ayrı odaları olursa birbirlerini öldürmezler. Bu yöntem kardeşim ve bende işe yarıyor. Larry”

MİZAH : Herhangi Bir Binayı Alışveriş Merkezine Çevirebilecek 14 Karakter

Konuk yazarımız Ayhan Ökmen listeledi, haberiniz olsun. (@ayhanokmen)

Hayatımızın, siyasetimizin, şehirlerimizin vazgeçilmez parçaları AVM’ler, AVM’lerimiz…

O kadar şehir hayatının bir parçası olmuşlar ki artık kendi şehirliklerini ilan etmişler neredeyse. Bakalım bu minik şehirlerin olmazsa olmazı insan tipleri nelerdir, kimlerdir, bir AVM’ye girdiğinizde kimlerle muhakkak karşılaşırız?

Aylak bakkallar: “Bugün hiç işim yok abi”

alisveris-merkezi-insanlari-15
Yapacak işi gücü olmayan adam ne yapsın? Nispeten steril bir ortam, bedavaya saatler geçirilecek bir yer, ortada dolaşan güzel kızlar/yakışıklı delikanlılar olasılığı… Bütün bunlar hayat meşgalesi olmayan yurdum insanının zamanının AVM’de geçirmesi için başlı başına sebeplerdir.

Erkenciler: “Karga beslenmeden oradayız”

alisveris-merkezi-insanlari-16
Güzel yurdumda neredeyse 7/24 çalışacak AVM’ler için karga kahvaltısını etmeden kapıya dayanan, açılış saati öncesinde girişte bekleşen bu tür için 10:00 olan resmi açılış saati hayatın da başlangıcıdır. Kapılar açılır açılmaz girerler, bütün AVM’yi şöyle bir dolaştıktan sonra ya terasta ya da kapı dışında sigaralarını içerler. Dükkan daha yeni açılmış, “satış danışmanının” afyonu patlamamış, hiç umurlarında olmaz.

Ergenler: “Bir hamburger mi patlatsak?”

alisveris-merkezi-insanlari-18
Okul çıkışlarında ve resmi tatillerde her daim AVM’de en çok rastlanan kuşaktır. Şöyle bir elektronik mağazalarını dolaştıktan sonra food court’a (yemek alanı) çökerler, toplu halde oturup cep telefonlarıyla bireysel takılırlar. Neşeli kahkahaları, bağıra çağıra konuşmaları ile zaman zaman rahatsızlık verip uyarılırlar.

Food court sakinleri: “Yediğimiz önümüzde yemediğimiz arkamızda”

alisveris-merkezi-insanlari-19
Onlar için AVM demek food court demektir. Diğer katlarla ve satılanlarla çok alakaları yoktur, bir çay/kahve alıp saatlerce yanmış yağ kokusu içinde takılırlar. Genellikle hamburger menüsü tüketirler.

Aktivite/indirim takipçileri: “Duydun mu yüzde 70 diyor!”

alisveris-merkezi-insanlari-20
Hangi AVM’de hangi etkinlik var, düzenli takip ederler. Sanatçı mı geldi, imza günü mü var, promosyon bir şeyler mi dağıtılacak herkesten önce onlar bilir. Aktivite saatinde en ön sırada yer almak onlar için hayatın anlamıdır, geç kalsalar da kalabalık arasında sıyrılmayı iyi becerirler. İndirim zamanlarında dükkanlardan onlara mesaj gelir, sabahtan kapıya dayanırlar.

Ne işim var buradacılar: “Allah’ım neydi günahım”

alisveris-merkezi-insanlari-21
AVM’lerin küçük esnafı öldürdüğünü, kültürel olarak toplumu Amerikanlaştırdığını ve tüketim toplumunun bir aktörü olduğunu düşünseler de ya karısının/sevgilisinin ya da çocuklarının hatırına AVM’nin yolunu tutarlar. Yüzlerinde “Ne işim var burada, mis gibi Cadde’de alışveriş yapmak varken?” ifadesiyle dolaşırlar.

Mevsimsiz ziyaretçiler: “Başımızı sokacak bir bina olsun da…”

gunesli-hava
Taş da yağsa, mis gibi bahar havası da olsa AVM’ye gelirler. Onlar için AVM bir yaşam tarzıdır. Her şeylerini oradan alırlar, sonra AVM servisiyle evlerine dönerler.

Trendy takılanlar: “Anadolu yakası out, Avrupa yakası in”

alisveris-merkezi-insanlari-22
Her yeni açılan AVM’den haberleri olur, ilk açılış gününde de kapıya dayanırlar. Genel olarak uyumlu tiplerdir, içlerindeki keşfetme duygusunu yeni AVM’nin koridorlarında dükkan arayarak ve çıkışı bulmak için tahminler yaparak tatmin ederler.

Memnuniyetsizler: “Koskoca AVM’de bir Gucci bile yok, hıh”

cevahir-alisveris-merkezi
Yaşamlarındaki her şey gibi geldikleri AVM’yi de beğenmezler. 250 tane dükkan da olsa “Burada da doğru dürüst hiçbir şey yok!” sözünü her geldiklerinde kullanırlar. Sürekli Galerie La Fayette müşterisi oldukları için hiçbir markayı beğenmezler, beğendiklerine de paraları yetmez zaten.

Gece kuşları: “Şuna da bakayım çıkacağım”

alisveris-merkezi-insanlari-23
Bütün gün torbaya girmiş gibi gecenin bir vakti, kapanış saatine doğru gelirler, “Hadi artık kapatıyoruz, tekrar bekleriz.” anonsunu duymadan da çıkmazlar. Tezgahtarlar bütün gün yorulmuş, eve gitmek için can atıyormuş onlar için sorun değildir; almayacakları bir eteği saat 22:00 de olsa kabine girip denemekten çekinmezler.

Sadık müşteri: “O mağaza 2. katta yürüyen merdivenin solunda”

alisveris-merkezi-insanlari-24
AVM’nin açıldığı günü bilirler; hangi dükkan nerede, neresi iyi kahve yapar, kimin tezgahtarı güleryüzlüdür hepsini bilirler. Gönüllü danışma masası gibidirler; tuvaleti, asansörü tarif etmeye bayılırlar.

Gönül avcıları: “Pardon ateşiniz var mı?”

alisveris-merkezi-insanlari-25
Bilmem hangi dükkandaki sarışın kız/mavi gözlü çocuk hatırına gelirler, alakasız olsa da içeride kızın dikkatini çekecek bir şey almak için zaman geçirirler. Kız/erkek sigara molası verdiğinde onun peşinden giderler.

Gün kadınları: “Vallahi evde onca yemek, bulaşık zor oluyordu”

alisveris-merkezi-insanlari-27
Evde oturmanın suyu çıkmış olsa gerek, “kısır günü” faaliyetini AVM’de toplaşarak eda eden teyzeler vardır. AVM servisiyle topluca gelirler, beraber dükkanları gedikten sonra yeme içme alanında masaları birleştirip oturur, saatlerce lak lak ederler. Çocuklarla ilgilenmek genellikle küçük çocuğu olan anneye düşer.

“American mall” ailesi: “Mutlu ve çocukluyuz”

alisveris-merkezi-insanlari-28
Ailece gelip Amerikan yaşam tarzını birebir yaşarlar. AVM’yi içselleştirmişlerdir, her yeri bilirler. Market alışverişini sona bırakırlar, önce sinema, sonra yemek ve mağaza ziyaretleri en son market arabasıyla erzak alımı yaparlar; otoparkta arabayı nereye park ettiklerini bilirler.

SANAT DÜNYASI : 28 Şubat Gecesi İstanbul’u Maviye Boyayacak 16 K eyifli Etkinlik

Bir geceyi maksimum ne kadar aktif geçirebilir, aynı gecede kaç mekana girip çıkar, kaç performansa şahit olabiliriz sorusunu kendine soranlar için huzurlarınızda ibretlik İstanbul Blue Night 2014 festival programı.

Şehrin açık ara en mavi gecesinde katılınabilecek etkinlikleri biz sizler için listeledik. Artık hangisini seçersiniz , hangi birine yetişirsiniz, kaç saat aralıksız dans edersiniz orasını da siz düşünün. (Şimdi onlar düşündü.)

Mehmet Tez

mehmet-tez
Piyasamızın tek tük müzik yazarından Mehmet Tez’in kendi zevklerini bizle paylaşacağı ve gecenin ısınma turu olarak nitelendirebileceğimiz ilk etkinlik saat 21:00′de Babylon Lounge’da başlayacak.

Mabel Matiz

mabel-matiz
Özellikle ikinci albümüyle tüm Türkiye’yi fetheden Mabel ise gecenin ilk konserini saat 22:00′de Jolly Joker’de veriyor.

Maceo Plex

maceo-plex
Bu isim duyulduğu anda elektronik müzik severlere bir hareketlenme gelmiş diyorlar, eee kolay değil beyimizin setleri dünya listelerini az sallamadı.

Pinhani

pinhani
Gecenin bir diğer keyif verici konseri ise çok değil saat 22:30′da Hayal Kahvesi’nde başlıyor. Nice güzel şarkının yanı sıra sırf Akın Eldes’i izlemeye bile gidilir zaten.

DJ Ema Stokholma

dj-ema-stokholma
Saat 23:00′te sahne alacağı Date’de DJ Ema’nın çılgın atacağı kulağımıza gelen duyumlar arasında.

Melis Balcılar

melis-balcilar
Melix adındaki elektronik hissiyatlı albümüyle beraber müzik piyasasında adını duyuran Melis Balcılar mavi gecenin bir diğer sürpriz konseri. Sevenlerinin merakla beklediği performansı saat 23:00′te A’pera’da gerçekleşecek.

Murat Uncuoğlu

murat-uncuoglu
Elektronik müzik janrına uzaktan yakından ilgi duyan herkesin adını duyunca saygı duyduğu isimlerden Murat Uncuoğlu da saat 23:00′ten itibaren Indigo’da çalacak müziklerden sorumlu olacak.

Craig David

craig-david
Gecenin en heyecan uyandıran isimlerinden Craig David ise saat 23:00′te Roxy’de kulaklıklarını takacak. Merak ettiğimiz şey ise Craig David’in dinleyenleriyle paylaştığı favori şarkılarının ne olduğu?

Art Diktatör + Haossaa

art-diktator
Piyasaların merak uyandıran iki ismi bir arada, bu performansla sahnede ne yapacakları daha da merak uyandırdı açıkçası. 23:00′te merak uyandırıcı müziklerin merkezi Peyote’de.

DJ Gökhan Uzelli

dj-gokhan-uzelli
Gecenin bir diğer sürpriz ismi de DJ Gökhan Uzelli. Kendisi saat 23:00′te 50 Bistro’da sahne alacak, bize de neler çalacağını beklemek düşüyor.

Hüseyin Karadayı

huseyin-karadayi
Tanıyan tanımayan herkesin “abii adam iyi yalnız” dediği, şehrin gözde DJ’lerinden Hüseyin Karadayı’nın performansı ise 23:30′da Olimpia’da gerçekleşecek.

R.I.O. ft. U-Jean

r.i.o.-feat.u-jean
Dans sever çılgınların Sunshine’dan veya PartyShaker’dan hayli iyi tanıdığı R.I.O. ft. U-Jean ise gecenin bir diğer heyecan sebebi. Saatler 00:00′ı gösterdiğinde Rehan Istanbul sahnesinde olacaklar.

DJ Cem Salman – Low Earth – Gökberk

dj-cem-salman-low-earth-gokberk
Saatler gece yarısını gösterdiğindeyse (00:00) tehlikeli bir üçlü Propaganda’da olacakmış.

DJ Nikitas

dj-nikitas
DJ Nikitas ise Faces’ta sevenlerini kopartacak diyorlar, tam 00:30′da. Ay resmen gökten DJ yağıyor.

Maxim (The Prodigy)

maxim
Gecenin belki de en zirve olaylarından biri The Prodigy’den tanıdığımız Maxim’in DJ setinin başına geçtiği o an. Indigo’da saat 01:00′i vurduğunda.

Proxy

proxy
Geceyi unutulmaz bir sonla bitirmek isteyenleri ise saatlerimiz 02:00′yi gösterdiğinde Machine Club’a gönderiyoruz.

İstanbul Blue Night 2014‘ün festival biletlerine buradan ulaşabilirsiniz!

SANAT DÜNYASI : Durduramadığımız Zamanın Farklı Dilimlerini Anla tan 16 Şiir

Bağ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rüzgârın görmüşüz

“Dünya bağının hem ilk hem de sonbaharını görmüşüz; biz neşenin de gamın da rüzgârını görmüşüz.” diyor 17. yüzyıl şairi Nâbî.

Biz de “geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar” diyerek başlıyoruz söze…

“Zaman” hem çabucak geçmesini istediğimiz hem de yaşlandıkça durdurmak istediğimiz; ama hiçbir zaman başa çıkamadığımız zalim kavram! Biz de zaman kavramını işleyen; içinde günler, haftalar, aylar, mevsimler geçen şiirleri sizler için derledik.

Okul kitabı şiirleri

okul-kitabi-siiri
Pazartesi sevilmez
Kıymeti hiç bilinmez
Diğer günler yanında
Ona değer verilmez

Cuma geldi hoş geldi
Birden kurtuluş geldi
Bu gün akşam olunca
Vakti çerağan geldi

Günlerle ilgili şiirlerin çoğu galiba sadece okul kitaplarında saklı. Aradık taradık pek de dişe dokunur bir şey bulamadık. “Hangimiz pazartesiyi severiz de cumayı sevmeyiz” diyen bir okul şiiri hariç.

Cuma

buyukanne
Büyükannemi hatırlıyorum,
Dolayısiyle çocukluğumu.
Uzun olaydı o günler;
Yere düşen ekmek parçasını
Öpüp başıma götürdüğüm günler.
O zaman da inandığım gibi,
Sahiden bir öbür dünya varsa eğer,
Orada da cumaysa bugün,
Başında bulutlardan beyaz örtüsü,
Büyükannem namaz kılmaktadır,
Namahrem eli değmez seccadesinde;
Mekke-i Mükerreme’den getirilmiş.

Dilerim duasinda unutmasın beni;
Günahkar olduğumu hatırlayarak.

Bugünün Cuma olduğunu hatırlatıyor Cahit Sıtkı Tarancı “Bugün Cuma” ile. Günler hep aynı hızla geçer de “Cuma”nın ayrı bir yeri vardır bizim buralarda…

Sevgililer Günü

sevgililer-gunu
Sırtımda çıplak
Islak nefesin
Bi gidip bi geliyor

Biz senlen yatmıyoruz ki
Yaşamıyoruz da
Hep yarışıyoruz
Sen mi ben mi
Önce kim
Ölümü öldürecek diye

Haftanın günleri ile ilgili şiir az olunca, anlamlı günlere şiirler yazılmış. İşte böylesi günlerden biri Can Yücel’in “Bu da Öyle Bir Aşk” şiirinde anlattığı unutulmaması gereken ya da unuttuğunuzda canınızı yakan.

Anneler Günü

anne
Sen bir avuç bebektin
Kimdi süt veren sana,
Hastalandın ölecektin
Kim kanat gerdi sana?

Senin minik başını
Avuçlarına alıp
Gece uykusuz kalıp
Kucağında kim salladı
Ağladın, seninle kim ağladı
Annen!

Sana ilk adımını attıran kimdir
Konuşmayı öğretti sana bir bir
Annen!

Sadece bir günle sınırlanmayacak, yılın her gününü içine alacak kadar büyük günlerden biri olduğunu hatırlatıyor bize Nazım Hikmet, “Annen” şiirinde.

İnsan Hakları Haftası

insan-haklari
Doğmaya hasret bir güneşti aradığımız
Bulutlar arkasına gizlenmiş ay’dı
Ve günde beş vakit dilimizde duaydı

Bir sevgiydi söylemeye korkardık
Çiçekleri uzaklardan koklardık

Kar altında açmak için çabalayan bir çiçek
Doğar doğmaz yitirdiğimiz gerçek

Umutsuzca beslediğimiz umut
İnsan hakkı iki dudak arasında bir komut

İnsan hakkı siyah beyaz tenimdir
İnancımdır yaşadığım dinimdir
İnsan hakkı oturduğum meskenim
İnsan hakkı konuştuğum dilimdir

Herkesin rengi farklı,dilleri çeşit çeşit
Yıldızlar kadar özgür
Yıldızlar gibi eşit

Diyor Abdülkadir Turgut “İnsan Hakları” şiirinde. Aslında haftaların boynu bükük, boş geçmesin diye çoğuna bir şeyler sıkıştırılmış… İnsan Hakları Haftası, Enerji Tasarrufu Haftası, Yerli Malları Haftası (Yerli malı kaldı mı ki?), Yaşlılara Saygı Haftası… Galiba haftalar hep “yok olan şeylere” ayrılmış.

Nisan

nisan
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

Günler haftaları, haftalar ayları, aylar da yılları kovalar. Bir bakarsınız geçivermiş hepsi ömrümüz gibi. Tıpkı insanlar gibi ayların da kimisi şanslı kimisi şanssız, kiminin adına sayfalarca şiirler yazılırken kiminin adı bile anılmaz. Ocak; yılın ilk ayı, hep sevinç ve coşkuyla karşılanan, oysa zavallı Şubat “cücedir”, Mart deyince aklımıza önce “vergiler” sonra da “kediler” gelir nedense… Ama Nisan öyle midir? Baharın en güzel ayı. Tomurcukların patladığı, aşkların çiçeğe durduğu, yeni umutların filizlendiği ay. Tıpkı Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Desem ki” şiirindeki gibi.

Bir başka Nisan

kuzu
Ben yine bir nisan beklesem mi ki
Bir ümit, bir ışık, bir düş çiçeği
Ne arzu ne sevinç ne ümit yaşar
Ne bir gonca verir ne çiçek açar
Belki de zamanın üstünde uçar
Bir ümit, bir ışık, bir düş çiçeği
Ben yine bir nisan beklesem mi ki…

Girsem mi sıradan bir güzergâha
Varsam mı müritsiz böyle dergâha
Gidip huzurunda dursam bir daha
Hedef olur muyum ben bir nigâha
Cevap verir mi ki ettiğim âha
Bir ümit, bir ışık, bir düş çiçeği
Ben yine bir nisan beklesem mi ki…

Der Mehmet Aksoy, “Ben Yine Bir Nisan” adlı şiirinde.

Mayıs

bir-mayis
ben seni bir mayıs gibi sevdim
sokaklara dökülüp haykırırcasına
kalabalıklaşarak ve coşarak
ben seni bir mayıs gibi sevdim
sokaklara dolarcasına
pankart pankart, afiş afiş,
slogan slogan büyüyerek
ben seni bir mayıs gibi sevdim
birlikte kuvvet doğururcasına
işçilerin kardeşliğini türküleştirircesine
ben seni bir mayıs gibi sevdim
sesim kısılırcasına
ayaklarım yorulurcasına

ben seni bir mayıs gibi sevdim
yüzbinler olup seni haykırırcasına
türküler söyleyip halaya katılırcasına
ben seni bir mayıs gibi sevdim

Mayıs gelince aklımıza önce baharın coşkusu sonra rengarenk çiçekler, erguvanlar, mimozalar gelir… Bir de işçi ve emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü, yani İşçi Bayramı gelir. Murat Tali’nin “Ben Seni 1 Mayıs Gibi Sevdim” şiiri gibi.

Haziran

haziran-kus
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde

Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık

Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara

Diye anlatır “Haziran”ı Ümit Yaşar Oğuzcan. Yaz mevsiminin başlangıcı, güneşin, doğanın, duyguların coştuğu ayı…

Zordur Haziran’da ölmek…

işten çıktım
sokaktayım
elim yüzüm üstümbaşım gazete

sokakta tank paleti
sokakta düdük sesi
sokakta tomson
sokağa çıkmak yasak

sokaktayım
gece leylâk
ve tomurcuk kokuyor
yaralı bir şahin olmuş yüreğim
uy anam anam
haziranda ölmek zor!

havada tüy
havada kuş
havada kuş soluğu kokusu
hava leylâk
ve tomurcuk kokuyor
ne anlar acılardan/güzel haziran
ne anlar güzel bahar!
kopuk bir kol sokakta
çırpınıp durur

“Haziran’da ölmek zor!” deyiverir bir diğer yandan Hasan Hüseyin Korkmaz ve hatırlatır Nâzım Hikmet‘i, Orhan Kemâl’i, Ahmed Arif’i…

Temmuz

antalya-bey-daglari
Biraz da siz beni dinleyin hatıralar
Temmuz dağlarına yağmur bekliyorum şimdi…
Aynalar çağıracak bir gün sizi,
Bir gün tutacak geçitleri kar
Tutacağım biraz pişman, biraz yorgun ellerinizi

Çalmayın onsekiz yaşımın kırık sazını
Şimdi temmuz dağlarına yağmur bekliyorum
Bırakın, biraz da çekeyim bulutların nazını
Step türküsüne konmuş yüreğim,
Çağırdıkça yokuş yokuş gideceğim.

Gündüz lodos, gece poyrazdan
Bir donar bir çatlar dudaklarım
Sabah akşam belki birazdan
Çıkar gelir sağanaklar gurbetçi gibi
Çıkar bir ömrün ezgisi bir sazdan
Sevenin şarkısı kalmaz yarım…

Umutla eskittim, umutla yeniledim kalbi
Bir yaz bulutunun peşindeyim şimdi
Dizimde derman, gönlümde ateş var
Derviş sabrına şiirler ekliyorum
Baharı size verdim hatıralar,
Temmuz dağlarına yağmur bekliyorum…

Yazın ortası, sıcaklardan bunaldığımız, yağmurları özlediğimiz ayda “Temmuz Dağlarına Yağmur Bekliyorum” der Yahya Akengin.

Mevsimlerin şahı: Sonbahar

sonbahar
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır

oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

Demiş Atilla İlhan, “Adım Sonbahar” şiirinde. Sararan yaprakları, solmaya başlayan çiçekleri, ayrılıkları, bir başka deyişle hazan mevsiminin başlangıcını tanımlarken.

Eylül

Günler kısaldı… Kanlıca’nın ihtiyarları
Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları.

Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…
Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa…

İçtik bu nâdir içki’yi yıllarca kanmadık…
Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;
Lâkin vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.

Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sâhile,
Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.

Diye anlatır Yahya Kemâl “Eylül Sonu”nu. Yansımalar ise şarkıdaki gibi…

Kadınlar da mevsimler gibidir

sonbahar-kadin
Kadınlar sonbahar yapraklarını dökmeye başlar
Titrek dudaklarında sarışın bir keder
Nabız kaybolur kan susar dolaşım yavaşlar
Sisli bir nebuloz gökte yazılmamış şiirler

Dargın sevgililer yalnızlıklarına uzaklaşıyor

Anlaşılmaz çocukluğun ortaokullarından ders zilleri
Kilitli defterlerde kurutulmuş menekşeler
Tehlikeli yolculukların kanat çırpan mendilleri
Sazdan saza azalan hicranlı köçekçeler

Dünkü delikanlıları yaşlılığa taşıyor

Eylül şehirleri yağmurlu gürültülerle alır yerlerini
Deniz kahvelerinde son kadehlerde bulutlar birikir
Ilık bir aydınlıkla yıkayıp yorgun ellerini
Görgülü ihtiyarlar bir bir ortalıktan çekilir

Yaşlandıkça insan dünya başkalaşıyor.

Der Attila İlhan “Kadınlar Sonbahar” şiirinde, gerçekten de “Yaşlandıkça insan dünya başkalaşıyor.” dedirtir bizlere.

“Durdurun, inecek var”

mezarlik
adım eylül benim
soyadım sonbahar
yoksan eğer, gelmiyorsan
mevsimlerin, ayların ne önemi var?
bilirim ki
bende dökülecek daha çok sarı yaprak var
yetti canıma
durdurun artık şu dünyayı
durdurun ne olur
durdurun, inecek var…

Diye anlatır Ayhan Helvacıoğlu, sonbaharın ve Eylül’ün yarattığı kederi.

Özetin özeti

mevsimler
şubat delisi elmayım ben, ağustosa zor kızarırım
hainler ne zaman taşlar, onu bilmem
yağmur görmüşüm, kurtlanmam kolay kolay
ömrüme düşen dördüncü cemrem
taşlarda kalmasın kokum

konuşabildik mi, helalleşebildik mi mevsim derin kıştı
söz yağmurlarıma küfrün doluları karıştı
düşlerim çürüdü, eller su’dan ben su’suzluktan
yağmur neyime, kasım yeli çıktı
aralıkta eğlen

susmayı öğretme, kaç dilsizin mezarından gelirim
kırık gönül sayısı kabil’de toz bulutu
coğrafyanda ayak izlerim, kar yağsın örtsün
görmesinler, duymasınlar, bilmesinler
sızı martta kalsın

söyle şu elmaya yağmur
fırsat bu fırsat deyip göğsümü delmesin
derinlerde başka kökler var
başka mevsimler
nisanca

Der Barış Erdoğan “Şubat Delisi Elma” şiirinde, özetlercesine tüm seneyi